Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5299 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 9943 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Düzce 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ: 30/11/2006NUMARASI: 2005/229-2006/745Davacı davalı işverenler nezdinde şubat 1998-19.6.2004 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının Şubat 1998-19.06.2004 tarihleri arasında davalılardan Y.S. Ürünleri San.ve Tic. A.Ş.’ye ait iken diğer davalı YSM Gıda San.ve Tic. Ltd.Şti’ne devredilen işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.Mahkemece istemin reddine karar verilmiştir.1-Dosya arasındaki 15.01.2005 tarihli işletme/fabrika kiralama sözleşmesi uyarınca davacının çalışmaları davalılardan YSM Gıda San.ve Tic. Ltd.Şti’nde geçmediğinden, bu davalının taraf sıfatı bulunmadığından davanın, YSM Gıda San.ve Tic. Ltd.Şti yönünden husumetten reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi bozma nedenidir.2-Davanın yasal dayanağın?? oluşturan 506 sayılı yasanın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Somut olayda, davacının 15.05.1998 tarihinde davalı Y.S. Ürünleri San.ve Tic. A.Ş. unvanlı işyerinde işe girdiği, sigortalı hizmet cetveline göre işe giriş bildirgesinde belirtilen 15.05.1998 tarihinden itibaren, 1998 yılında 203 gün,1999 yılında 323 gün, 2000 yılında 273 gün çalışmasının bildirildiği,03.10.2000 tarihinde çıkışının bulunduğu, 09.04.2002 tarihinde tekrar işe girişinin bulunduğu, 2002 yılında 262 gün, 2003 yılında 360 gün, 2004 yılında 155 gün çalışmasının kuruma bildirildiği, 01.12.2004 tarihinde çıkışının bulunduğu anlaşılmaktadır.Dinlenen bordo tanığı Y.O. davacının 1998 yılında işe girdiğini ve davalı işyerindeki çalışmasına 1 veya 2 yıl ara verdiğini beyan etmiş ise de davacının kuruma bildirilen işe giriş ve çıkış tarihleri arasındaki çalışmalarının sürekli olup olmadığı hususunda bordro tanıklarının beyanları hüküm kurmaya yeterli olmadığı halde eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yapılacak iş; davacının davalı Y.S. Ürünleri San.ve Tic. A.Ş. unvanlı işyerinde geçen çalışmalarının işe giriş ve çıkış tarihleri arasında sürekli olup olmadığı hususunda soruşturmanın genişletilerek davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş tanıklarının beyanlarına başvurmak, hak düşürücü süreyi de göz önünde bulundurarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 03.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.