Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5239 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 10126 - Esas Yıl 2007
MAHKEMESİ: Kayseri 1. İcra MahkemesiTARİHİ: 21/11/2006NUMARASI: 2006/1-2006/877 Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı(Alacaklı) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Uyuşmazlık 3.kişinin İİK 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak davası ile icra memurunun işleminin şikayetine ilişkindir.Mahkemece haciz adresinin borçlu şirket tarafından 17.03.2005 tarihinde borcun doğumundan önce terk edildiği ve davacı tarafından 31.12.2005 tarihinden itibaren işletilmeye başlandığı, hacizli malların davacı 3.kişiye ait olduğunun kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulune karar verlmişsede dosya içeriğine uygun düşmeyen gerekçelerle varılan sonuç doğru değildir. Dava konusu menkul mallar 30.12.2005 tarihinde S. C. A. İşhanı No:8-F adresinde haczedilmiştir.Borcun doğumu 30.11.2005-20.04.2006 tarihleri arasında düzenlenen 5 adet çekten kaynaklanmaktadır.Ticaret sicil kaydının incelenmesinden borçlunun 08.09.2000 tarihinde A. İş Merkezi 8/D adresinde kurulduğu bu adresten 17.03.2005 tarihinde haciz adresi olan 8/F adresine geldiği haciz adresini ise 12.12.2005 tarihinde terk ettiği anlaşılmaktadır.Yine E. Vergi Dairesi Müdürlüğünün 17.01.2006 tarihli yazısından borçlunun haciz adresine ilişkin vergi kaydını 09.12.2005 tarihinde sildirdiği görülmüştür.Bu durumda borçlu şirket haciz adresi olan şirket merkezini borcun doğumundan sonra terk ederek başka bir adrese nakletmiştir.Davalı 3.kişi haciz adresini 07.12.2005 tarihinde kendi adına vergiye kaydetmiştir.Davacı tanığı O.A. yeminli ifadesinde 2003 yılında davacı ile birlikte borçlu şirkette işci olarak birlikte çalıştıklarını davacının haciz adresini alabilecek ekonomik güce sahip olup olmadığını bilmediğini belirtmiştir. Haciz adresinin borcun doğumundan sonra borçlu tarafından terk edilerek borlu şirketin eski çalışanı olan davalı tarafından işletilmesi danışığa dayalı iş yeri devri niteliğindedir.Davacı 3.kişi borçlunun borca batık halini bilebilecek durumda olup borçlu ile davalı arasındaki bu ilişki, ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan İİK’nun 44 ve Borçlar Kanununun 179. maddelerinin uygulanması gerektiği açıktır. Anılan maddelerde öngörülen koşulların yerine getirildiği iddia ve ispat edilmemiştir. Gerçekten borçlu şirketin devri kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirilerek ilan edildiği ve mal beyanının verildiğine ilişkin dosyada hiçbir kanıt yoktur. Hacizli malların bir kısmı 09.12.2005 tarihli fatura ile borçlu tarafından davacıya satılmıştır.Tüm bu işlemler danışıklı olup alacaklılardan mal kaçırmaya yöneliktir.Bu durumda; devir alacaklının haklarını etkilemeyeceği gibi, devralan davalıda Borçlar Kanununun 179. maddesi gereği işletmenin borçlarından sorumlu bulunduğundan, davacı tarafından açılan istihkak davası ve şikayet davasının reddi gerekirken kabulu usul ve yasaya aykırıdır.O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.04.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.