Mahkemesi : Kilis Asliye Hukuk ( İş) MahkemesiTarih : 30.03.2006No : 552-156 Davacı, yanlış hesaplama sonucu çıkan 814.248.08 YTL. borcu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, 05.01.1989-18.01.1991 ve 21.04.1993-30.06.2001 tarihleri arasında, Bağ-Kur sigortalısı olduğunu, ödeyemediği primleri, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Yasadan faydalanarak ödediğini ve 1.295.000.000. TL. borcunun kaldığını, ancak davalı kurumun haksız olarak 02.09.2003 tarihi itibariyle 3.244.464.773 TL. borç tahakkuk ettirdiğini belirterek 1.814.248.082 TL. borçlu olmadığının tesbitini istemiştir.İstem, mahkemece kısmen hüküm altına alınmış ise de; sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.Davacının 05.01.1989-18.01.1991 ve 21.04.1993-30.06.2001 tarihleri arasında Bağ-Kur zorunlu sigortalısı olduğu dosya içerisindeki yazılardan anlaşılmaktadır. Bağ-Kur sigortalılarının prim borçlarına ilişkin 4692 sayılı yasanın geçici 1. maddesinin son fıkrası 24.07.2003 tarihinde 4956 sayılı yasanın 56. maddesi ile ortadan kaldırıldığından ödenmeyen prim borçlarına uygulanması olanağı kalmamıştır.Davacı yönünden, ödenmeyen primlerin ve gecikme zammının hesaplanmasında 05.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5458 sayılı Yasa ile değişik 1479 sayılı Yasa’nın 53. maddesinin uygulanması gerektiği açık-seçiktir. Davalı kurumdan davacı adına tahakkuk ettirilen prim borcu ile gecikme zammının hesaplama yöntemi açıkça sorulmadığı gibi, karara dayanak yapılan bilirkişi raporunda da açıklığa kavuşturulmamıştır. Halbuki 1479 sayılı Yasa’nın 22.02.2006 tarihli 5458 sayılı Yasanın 10. maddesi ile değişik 53. maddesinin 3. fıkrasında; “ Sigortalılar tarafından ödenmesi gereken primlerin süresi içinde ve tam olarak ödenmemesi halinde, primlerin ödenmeyen kısmına, sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her ay için % 3 oranında gecikme cezası; ayrıca her ay için bulunan bu tutarlara ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar, her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait YTL cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin aylık ortalama faizi, bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı hesaplanır. Yapılan prim ödemeleri, öncelikle ödemenin yapıldığı aya ait prim borcuna, fazlası ise en eski dönem prim ve prime ilişkin gecikme zammı ve faiz borcuna, artan olması halinde diğer borçlara mahsup edilir.” hükmü ile prim borcu ve gecikme zammı hesaplama yöntemi anlatılmıştır.Mahkemece yapılacak iş, davaya konu olan ve davalı kurumca tahakkuk ettirilen prim borcu ile gecikme zammının hesaplama yönteminin davalı kurumdan sorulduktan sonra, yukarıda sözü edilen yasa maddesinde belirtilen yönteme göre uzman bilirkişi veya bilirkişiler heyetine yeniden hesap raporu düzenlettirerek , alınacak rapor ve diğer tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 26.03.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.