Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 5063 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 15190 - Esas Yıl 2008
MAHKEMESİ : Adana 1. İş MahkemesiTARİHİ : 24/06/2008NUMARASI : 2006/836-2008/591Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Dava, iş kazası sonucu beden iş güç kaybına uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile ,3.700.00 TL maddi tazminat ile 25.000.00 TL manevi tazminatın 05.12.2005 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte daValılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir.Zararlandırıcı olaya maruz kalan davacı işçi, olay günü işyerinde daire testerede ağaç parçasını keserken testereyi kaydırması neticesi işkazasına uğramış ve sol elinden yaralanarak %16 oranında meslekte kazanma gücünü yitirmiştir.İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve işgüvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanununun 77.maddesinin açık buyruğudur.02.07.2007 günlü bilirkişi raporunda; olayda işverenler ve işveren temsilcileri diğer davalıların % 60, işçinin ise % 40 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. Hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken işçi sağlığı ve işgüvenliği tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenlerin ve işveren temsilcileri davalılar S.A. ve H.Z.G.’ün ne sebeble ne oranda kusurlu oldukları, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde, saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanununun 77.maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.Öte yandan, Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalıya verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez. Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu gözetilmeden 25.000.00TL manevi tazminata hükmedilmesi doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek,davalıların kusurlarını ayrı ayrı tesbit ettirmek,hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğunu gözetmek, verilecek rapor ile dosyadaki bilgi ve belgeleri birlikte değerlendirmek ve sonuca göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalıların temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz ve temyiz başvuru harcının istek halinde davalılara iadesine, 06.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.