Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5051 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 18175 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : Bakırköy 12. İş MahkemesiTARİHİ : 05/05/2008NUMARASI : 2007/416-2008/202Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının iş kazası sonucu beden güç kaybına uğraması nedeniyle manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.HUMK’un 73. maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, mahkeme tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez.Bu bakımdan, davetiyenin ve tebliğ tutanaklı zarfın, davadaki ve takipteki önemi büyüktür. Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde taraflar yargılamaya katılmasalar dahi mutlaka duruşmadan haberdar edilmelidir. Duruşmaya gelmese dahi yoklukta davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hallerde, yasanın öngördüğü uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girişilmesi ve delillerin toplanarak bir sonuca ulaşılması zorunludur.Tebliğ ile ilgili Yasa ve Tüzük hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler nedeniyle tebligat; bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak yasa ve tüzükte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Bu husus tebligatın usul yasaları ile ilişkisinde daima göz önünde tutulmalıdır.Kanun ve Tüzüğün amacı tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususların belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, yasa ve tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Kanunun ve Tüzüğün belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı Yargıtay içtihatlarında açıkça vurgulanmıştır.Tebligat Kanunu’nun 12. ve 13. maddeleri uyarınca tüzel kişilere tebliğ, yetkili mümessillerine ve bu kişilerin bulunmadıkları tebligat memuru tarafından tevsik edildiği takdirde hazır olan şirket memur ve müstahdemlerine yapılması gerekir. HGK.’nun 1988/12-261 E., 1134 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır. Dosyadaki kayıt ve belgelerden davalı şirketin Ticaret Sicil Memurluğundan bildirilen adresinin "B., M.Yolu, E. U. Sanayi Sitesi, No: 16, İ." olduğu, bu adresin şirket vekilinin vekaletnamesin de de gösterildiği, dava dilekçesinin dilekçede gösterilen bu adrese tebliğe çıkarıldığı, ancak tebligat memurunca şirketin adresten ayrıldığı şerhi ile tebligatın iade edildiği, bu defa dava dilekçesi ile duruşma gün ve saatinin zabıtaca tespit edilen "N. Cad., S. İş Merkezi, No: 78, İstanbul" adresinde tebliğe çıkarıldığı şirket çalışanı C. G. imzasına teblig edildiği, yetkili mümessillerin bulunmadığının tebligat memuru tarafından tevsik edilmediği, davalı şirketin yokluğunda yargılamanın yapılarak gerekçeli kararın mahkeme kaleminde davalı şirket vekiline tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesi, duruşma gün ve saati davalı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilip taraf teşkili sağlanmaksızın yargılamanın davalı şirketin yokluğunda yapılarak sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Yapılacak iş; dava dilekçesi, duruşma gün ve saatinin davalı şirketin Ticaret Sicil Memurluğundan bildirilen adresine Tebligat Kanununun 35. maddesine göre tebliğ edilip taraf teşkili yapıldıktan ve davalının savunmasın alındıktan sonra tüm deliller bir arada değerlendirilip çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 6.4.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.