MAHKEMESİ: Kastamonu İş MahkemesiTARİHİ: 30/01/2007NUMARASI: 2006/20-2007/11 Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01.10.1996-03.03.2006 tarihleri arasında geçen sigortalı çalışmalarının tesbitiyle, işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir. Hükmün davacı ile davalılardan Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava, davacının Kastamonu Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına ait El Dokumaları Atölyesinde 01.10.1996-3.3.2006 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığı iddiasına dayalı davalı Kuruma eksik bildirilen çalışmanın tespiti ile işçilik alacaklarının davalı işverenden tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece hizmet tespitine ilişkin istemin reddine, işçilik alacaklarına ilişkin istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf ehliyeti dava şartlarından olup yargılamanın her safhasında resen gözönünde tutulması gerekir. Taraf sıfatının bulunmaması halinde dava, sıfat yokluğundan (husumet yönünden) reddedilecektir.HUMK. 179/1.maddesi, dava dilekçesinde tarafların ve varsa kanuni temsilcilerinin ad ve adreslerinin bildirilmesi gerektiğini hükme bağlamıştır. Bildirim esnasında yapılan kimi yanlışlıklar, davanın sıfat (husumet) yokluğundan reddi sonucunu doğurmamakta, oluşan hataların giderilmesi bazı durumlarda mümkün olabilmektedir. Davalının temsilcisinde yanılmış olma hali de bu duruma örnek oluşturmaktadır. Davanın hasımda değil temscilcide yanılma sonucu açılması halinde davanın husumetten reddilmeyip gerçek temsilciye davanın yöneltilmesi gerektiği Yargıtay'ın giderek Dairemizin yerleşmiş görüşlerindendir.3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu'nun 7. maddesinde Bu Kanunun amacına uygun faaliyet ve çalışmalar yapmak, ihtiyaç sahibi vatandaşlara nakdi ve ayni yardımda bulunmak üzere her il ve ilçede sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfı kurulacağı, mülki idare amirlerinin vakfın tabii başkanı oldukları, vakıf senetlerinin mahallin en büyük mülki idare amiri tarafından Medeni Kanundaki hükümlere göre tescil ettirileceği bildirilmiştir. Somut olayda, dava Kastamonu Valiliği aleyhine açılmıştır. Davacının davasını Kastamonu Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nı temsil ettiği düşüncesiyle Valilik adına açtığı, dava dilekçesinin içeriğinden işveren olarak gerçekte vakfın gösterilmesinin amaçlandığı, bu durumda husumette değil, temsilcide yanılma halinin sözkonusu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca, dava ekonomisi, davacının dava dilekçesinden açıkça anlaşılan iradesi dikkate alınarak bu hatanın mahkemece doğrudan ( re'sen) dikkate alınıp, husumetin gerçek hasma yöneltilerek davanın sonuçlandırılması gerekir. Yargıtay H.G.K.'nun 18.04.2007 gün, 2007/9-218 Esas, 2007/227 Karar sayılı kararıda bu yöndedir.Yapılacak iş; davacıya dava dilekçesinde davalı adını düzeltmesi için önel verilerek Kastamonu Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığına husumetin yöneltilmesini sağlamak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermektir.Mahkemece taraf teşkili sağlanmadan karar başlığında Kastamonu Valiliği davalı gösterilmek suretiyle bu davalı hakkında yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, kamu düzenine ilişkin olan bu husus resen nazara alınmalı ve karar bu nedenle bozulmalıdır..SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 31.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.