Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5024 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 3279 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: İstanbul 3. İş MahkemesiTARİHİ: 17/12/2008NUMARASI: 2008/643-2008/687Davacı, davalı işveren nezdinde Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının sigortalı hizmet olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki delillerle karardaki gerektirici nedenlere göre davalı Kurum vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında diğer temyiz itirazlarının reddine 2-Dava, davacının davalı iş yerinde 01.07.1986-25.11.1986, 01.06.1987-29.11.1987 ve 01.02.1998-31.05.1998 tarihleri arasında geçen ve kuruma kayıt ve tescil edilmeyen hizmetlerinin tespiti istemine ilişkindir.Mahkeme davanın istek gibi kabulüne karar vermiştir. Davacının 01.08.1997-31.01.1998 tarihleri arasında kesintisiz 180 günlük 506 sayılı yasa kapsamında çalışmasının kuruma bildirilmiş olması nedeni ile 31.01.1998-31.05.1998 tarihleri arasında eksik bildirilen 120 günlük çalışmanın tespitine karar verilmesi yerindedir. Bunun dışında 01.07.1986-25.11.1986, 01.06.1987-29.11.1987 tarihleri arasındaki süre yönünden tespit kararı verilmiş ise de bu sonuç dosya içerisindeki bilgi ve belgelere uygun bulunmamaktadır.506 sayılı Yasa'nın 79/10.maddesi hükmüne göre, kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın tespiti istenilen hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde açılması gerekir. Davacının tespitini istediği çalışmaların 01.07.1986-25.11.1986, 01.06.1987-29.11.1987 tarihleri arasında geçtiği mahkemeye 02.11.2004 tarihinde başvurulduğu hizmetin geçtiği yılın sonu olan 31.12.1987 tarihinden dava tarihine kadar hak düşürücü sürenin fazlasıyla geçtiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Öte yandan hak düşürücü süreyi kesen işlemlerden olan sigortalı işe giriş bildirgesi ve dört aylık sigorta primleri bordrosu da olmadığından hak düşürücü sürenin kesilmediği hukuksal gerçeği de ortadadır. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular nazara alınarak, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekirken yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 06.04.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.