MAHKEMESİ: Düzce İş MahkemesiTARİHİ: 02/05/2008NUMARASI: 2007/355-2008/167Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 30.10.1983-15.3.2001 tarihleri arasında çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalıların aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.2- Davacı, davalıya ait manifatura işyerinde tezgahtar olarak 30.10.1983-15.03.2001 tarihleri arasında geçen ve SGK’na eksik bildirilen çalışmalarının tespitini istemiştir.Mahkemece verilen 11.10.2005 günlü karar, Dairemizin 30.05.2006 gün ve 2005/ 13775 Esas ve 2006/5479 Karar sayılı kararı ile bozulmuş ise de, bozmaya uyan mahkemece, bozma gerekleri yerine getirilmeyerek, davacının 30.10.1983-30.04.1989 ve 01.06.1999-15.03.2001 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde sürekli çalıştığının tespiti ile, istemin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan Mahkeme, artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Gerçekten bozma ilamında, işyerinin SGK nezdindeki ihtilaflı döneme ait tüm dönem bordroları celbedilerek saptanacak bordro tanıkları ya da kayıtları getirtilen komşu veya benzer işyerinde çalışan tanıklar dinlenerek karar verilmesi gerektiği de belirtilmesine rağmen, Mahkemece, işe giriş bildirgelerindeki davacı imzaları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasıyla yetinilmiş ve sonuca gidilmiştir.Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesidir. Anılan maddede; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde Mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür. Somut olayda davacıya ait hizmet cetvelinde davacının 01.02.1989-30.04.1989 ve 01.06.1999-31.12.1999 tarihleri arasındaki çalışmalarının davalıya ait işyerinden tam olarak bildirildiği, bozma sonrası davacıya ait 01.02.1989 ve 01.06.1999 tarihli işe giriş bildirgelerindeki davacı imzaları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda imzaların davacının eli ürünü olduğunun saptandığı görülmektedir. Birden çok işe giriş bildirgesinin varlığı kesintili çalışmaya karine teşkil ettiğinden 01.02.1989 tarihinden önceki çalışmalara ilişkin talebin dava tarihi itibariyle hak düşürücü süre nedeniyle reddi gerekirken yazılı şekilde davacının 30.10.1983-30.04.1989 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde sürekli çalıştığının tespitine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.3- 01.06.1999-15.03.2001 tarihleri arasında geçen ve SSK’na eksik bildirilen çalışmalarının tesbiti talebine gelince; davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tesbit davasının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında, resmi belge veya yazılı delillerin bulunmasısigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olur. Ne var ki bu tür kanıtlar salt bu nedene dayanarak istemin reddine neden olmaz; aksi durumun ispatı olanaklıdır. Somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordro tanıkları ve komşu işyerinin kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer kanıtlarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu gibi durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Davaya konu çalışmanın geçtiği işyerinin manifatura işyeri olduğu ve davacı çalışmalarının da 01.02.1989-30.04.1989 ve 01.06.1999-31.12.1999 tarihleri arasında tam olarak bildirildiği, davacının tezgahtar olarak çalıştığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan tanıklar davacıyla birlikte bu işyerinde çalışan, kayıtlara geçmiş kişilerden olmadıkları gibi, aynı çevrede benzer işi yapan başka işverenlerin çalıştırdığı ve bordrolara geçmiş tanıklardan da değildir. Bu bakımdan dinlenen tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta, soyut düzeyde kalmaktadır. Dairemizin ve Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır. Yapılacak iş, 01.06.1999-15.03.2001 tarihleri arasındaki sürelerle ilgili talep yönünden davacı ile aynı tarihte birlikte çalışan ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na verilen dönem bordrolarında kayıtlı diğer tanıklar belirlenerek, bu tanıkların bilgilerine başvurmak ve gerektiğinde davacının tesbitini istediği tarihlerde çalıştığını iddia ettiği işyerine komşu olan işyerlerini belediye, emniyet veya jandarma vasıtasıyla saptamak, saptanan bu işyerlerinin kayıtlarına geçmiş kişilerin, başka bir anlatımla, Bağ-Kur’da, Sosyal Sigortalar Kurumu’nda veya diğer sosyal güvenlik kuruluşlarında kayıtları olan komşu işyeri sahiplerinin veya çalışanlarının bilgilerine başvurulmak ve sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, yanılgılı değerlendirme ve eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı S.Ç. 'a iadesine, 22.01.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.