Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4469 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 572 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Tokat İş MahkemesiTARİHİ : 18/12/2012NUMARASI : 2012/162-2012/327Davacı, yaşlılık aylığını iptal eden Kurum işleminin iptali ile fazla yatırılan tutarın iadesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A RDava; yurtdışı borçlanması yaparak yaşlılık aylığı bağlanan davacının yaşlılık aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işleminin iptali ile Kurumca yaşlılık aylığının iptali sonucu çıkarılan borcun davacı tarafından ödenmesi nedeniyle, ödenen tutarın yasal faiziyle birlikte tahsili istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının aylığının iptaline ve yersiz ödendiği iddia edilen aylıklara ilişkin borç çıkarma işlemine ilişkin kurum işleminin iptaline, iptaline karar verilen işlemden dolayı davacı tarafından kuruma iade edilen 7.224,32 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacıya 506 sayılı Kanun kapsamında 150 gün, 1479 sayılı Yasa kapsamında 7487 gün, 3201 sayılı Yasa kapsamında 797 günlük yurtdışı borçlanması ve 600 gün askerlik borçlanması ile birlikte toplam 9394 prim ödeme günü karşılığında 01.02.2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı, davacının 15.04.1988 – 23.02.2010 tarihleri arasında 2. El oto alım satım işi nedeniyle vergi mükellefi olduğu, yurt dışı borçlanmasına istinaden yaşlılık aylığı bağlandığından 5510 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden sonra davacının yaşlılık aylığından sosyal güvenlik destek primi kesilmek sureti ile kendi nam ve hesabına çalışmasının mümkün olmadığından yaşlılık aylığını 01.02.2009 tarihi itibari ile iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.Uyuşmazlık, yurtdışında geçen çalışmaların borçlanılması sonucu sigortalıya yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra, sigortalının Türkiye’de sosyal güvenlik kurumlarına tabi olacak şekilde çalışması durumunda 3201 sayılı Yasa'nın 6/B maddesi uyarınca yaşlılık aylığının kesilip kesilmeyeceği noktasında toplanmaktadır.Davanın yasal dayanağını oluşturan ve uyuşmazlık döneminde yürürlükte bulunan 3201 sayılı Yasa'nın 5754 sayılı Yasa'nın 79. maddesi ile değişik 6/B maddesine göre; ”bu Yasa hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanlar ile Türkiye'de sigortalı çalışmaya başlayanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir.”5997 sayılı Yasanın 15. maddesi ile 3201 sayılı Yasanın 6/B maddesi değiştirilerek “Kanun hükümlerinden yararlanmak suretiyle aylık bağlananlardan tekrar yurt dışında yabancı ülke mevzuatına tabi çalışanlar, ikamete dayalı bir sosyal sigorta ya da sosyal yardım ödeneği alanların aylıkları, tekrar çalışmaya başladıkları veya ikamete dayalı bir ödenek almaya başladıkları tarihten itibaren kesilir. Türkiye'de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümleri uygulanır." hükmü getirilmiş, madde hükmü 19.06.2010 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Somut olayda; 01.02.2009 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı almaya başlayan davacının 15.04.1988 – 23.02.2010 tarihleri arasında vergi mükellefi olması karşısında, 5510 sayılı Yasa'nın 4/b (mülga 1479 sayılı Yasa) kapsamındaki çalışmalarının devam ettiği anlaşılmakla, 5754 sayılı Yasa'nın 79. maddesi ile değişik 3201 sayılı Yasa'nın 6/B maddesine göre davacının yaşlılık aylığı alması mümkün değildir. 3201 sayılı Yasa'nın 6/B maddesi 5997 sayılı Kanun'un 15. maddesi ile değiştirilerek Yasa'nın yürürlüğe girdiği 19.06.2010 tarihinden itibaren Türkiye'de sigortalı olarak çalışmaya başlayanlar hakkında 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışılmasına ilişkin hükümlerin uygulanacağı ifade edilmiş ise de bu kuralın Yasa'nın yürürlüğe girdiği tarihten önceki uyuşmazlıklara uygulanması mümkün değildir. Bunun yanında, Türkiye'de çalışmaya devam ettiği anlaşılan davacının, 5510 sayılı Yasa'nın 96. maddesine göre Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanarak tahsil ettiği yaşlılık aylığını geri ödemekle yükümlü olduğunu bilmesi gerekliğinden Borçlar Kanunun 63. maddesinden de yararlanamaz. Bu durum Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.06.2012 tarih 2012/1-196 Esas 2012/396 Karar sayılı kararında da belirtilmektedir. Dairemizin istikrar kazanmış uygulamaları da 5997 sayılı Yasa'nın 15. maddesi ile 3201 sayılı Yasa'nın 6/B maddesinde yapılan değişikliğin, yürürlüğe girdiği 19.06.2010 tarihinden önceki uyuşmazlıklara uygulanmasının mümkün olmadığı yönündedir. Buna göre, 5997 sayılı Yasa'nın 15. maddesi ile 3201 sayılı Yasa'nın 6/B maddesinde yapılan değişikliğin, yürürlüğe girdiği 19.06.2010 tarihinden önceki uyuşmazlıklara uygulanmasının mümkün olmadığı dikkate alındığında, davacının 01.02.2009 – 23.02.2010 tarihleri arasındaki yaşlılık aylığını iptal ederek, yersiz ödenen aylıkları borç çıkaran Kurum işlemi yerindedir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Yapılacak iş, yukarıda yazılı olan yasal gerekçeler karşısında davanın reddine karar vermekten ibarettir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.