Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4457 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 7323 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: İstanbul 10. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 21/02/2007NUMARASI: 2006/40-2007/136Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacılar(3. kişi) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Uyuşmazlık, üçüncü kişilerin İcra ve İflas Kanunu’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı istihkak davası ile bu dava ile birleştirilen İcra ve İflas Kanunu’nun 99. maddesine dayalı olarak alacaklı tarafça açılan istihkak iddiasının reddi istemine ilişkindir. Davaya konu eşyalar, borçlu şirkete ödeme emri tebliğ edildiği adreste ve borçlu şirket yetkilileri ile davacı üçüncü kişi şirket yetkilisi huzurunda haczedilmiştir. Ticaret sicili kayıtlarından da davacı üçüncü kişi şirketlerin 06.10.1988 ve 01.07.1998 tarihlerinden itibaren haciz adresinde faaliyette bulundukları anlaşılmaktadır. Bu durumda, haczedilen eşyaları borçlu ile davacı üçüncü kişiler birlikte ellerinde bulundurduklarından, İcra ve İflas Kanunu'nun 97/a-2. maddesi hükmünde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla davalı alacaklı yararınadır. Mülkiyet karinesinin aksinin, inandırıcı ve güçlü nitelikte bulunan her türlü delille ispat edilmesi olanaklıdır. Davacı üçüncü kişiler, bu doğrultuda dava konusu hacizli eşyalara ilişkin olduğu ileri sürülen faturalar sunmuşlardır. Ne var ki, bu faturaların hacizli eşyalara uygunluğu saptanmadığı gibi, faturaların gerçekliği de araştırılmamıştır. Hal böyle olunca, karinenin aksinin kanıtlandığından söz edilemez. Mahkemece, hacizli eşyaların faturadaki eşyalarla uyumlu olup olmadığının uzman bilirkişi aracılığıyla tespit edilmesi, fatura dip koçanlarının faturayı düzenleyen firmalardan getirtilerek incelenmesi, faturayı düzenleyen firmaların yetkililerinin dinlenilmesi, giderek faturaların şirketlerin yasaya uygun şekilde tutulmuş ticari defterlerinde, hacizli eşyaların da şirketlerin envanterlerinde kayıtlı olup olmadığının uzman bilirkişi aracılığıyla saptanması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu hususlar araştırılmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Öte yandan, kabule göre de, birleştirilen davalar birbirinden bağımsız olduğundan yargılama sonucunda açılan her dava hakkında hakim hüküm vermekle yükümlüdür. Bu durumda mahkemece, üçüncü kişilerin istihkak davasının reddine karar verilmiş olmasına rağmen, birleştirilen ve alacaklı tarafça açılan aynı mahkemenin 2006/158 Esas sayılı istihkak iddiasının reddi davası yönünden olumlu ve olumsuz bir karar verilmemesi de isabetsizdir. O halde davacı üçüncü kişilerin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı (3. Kişi)'ya iadesine 20.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.