Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.K A R A RDava, davacının davalı işverene ait işi ihalesinde 19.11.2009-03.03.2010 ve daha sonra işinde 08.07.2010-30.01.2011 tarihleri arasında geçen ve davalıKuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. .../...Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davalı işverence davacı adına hizmet bildiriminde bulunulmadığı, inşaatı işinin davalı işveren adına 15.01.2010 tarihinde; bina onarımı işinin 20.07.2010 tarihinde kapsama alındığı, yapım işleri geçici kabul tutanağı başlıklı evraktan inşaatı işine ilişkin sözleşmenin 12.01.2010 tarihinde; bina onarımı işine dair sözleşmenin ise 08.07.2010 tarihinde imzalandığı, söz konusu işlerin ihale makamı tarafından davalı işverene teslim edildiği tarihlerin tutanakta belirtilmediği, davacı ve davalı yanın bildirdiği tanık beyanlarına başvurulduğu anlaşılmaktadır.Somut olayda, davacının çalıştığını iddia ettiği işyerlerinin kanun kapsamına alındıkları veya ihale makamı tarafından işverene sözleşme uyarınca teslim edildikleri tarihlerden öncesine ilişkin çalışma iddialarının reddine karar verilmesi yerindedir. Davalı işveren, davacının bir dönem çalıştığına dair beyanda bulunmuş olup kabul şeklindeki bu beyan, tek başına davanın kabulüne yeterli değil ise de davalı işyerindeki çalışması kayıtlara geçmiş tanıkların beyanlarının da davacının bir müddet davalı işyerlerinde çalıştığına yönelik olması karşısında davanın tümden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.Yapılacak iş, davacının çalışmasının geçtiğini iddia ettiği işyerlerinin ihale makamları tarafından davalı işverene hangi tarihte teslim edildiğini araştırıp tespit etmek, söz konusu işyerlerinin kanun kapsamında olduğu tarihleri de göz önünde bulundurmak, bu kapsamda; ihtilaflı döneme ilişkin dönem bordrolarında kayıtlı ve tarafsız tanıklar saptanarak bunların bilgilerine başvurmak, bordolarda adı geçen kişilerin adreslerinin tespit edilememesi veya beyanları ile yetinilmediği takdirde, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak ve gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde ortaya koyduktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 18.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.