Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4339 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 16682 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Kırıkkale İş MahkemesiTARİHİ: 14/06/2007NUMARASI: 2004/575-2007/787Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi ve davacı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere kararın dayandığı gerektirici sebeplere göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-Davacının temyizine gelince,dava, iş kazası sonucu beden tamlığı bozulan davacı işçinin maddi ve manevi zararının giderilmesi istemine ilişkindir. Yargılama sırasında davacı dava dilekçesini ıslah ile maddi tazminat miktarını artırmış ve ayrıca dava dilekçesinde yer almayan manevi tazminat isteminde bulunmuştur.Mahkemece, manevi tazminata ilişkin açılmış bir dava olmadığı halde, davacı tarafından ıslah dilekçesi ile manevi tazminat isteminde bulunulduğu ıslah ile dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle manevi tazminata ilişkin ıslah talebinin reddine karar verilmeşsede varılan sonuç doğru değildir.HUMK.’nun 83. ve devam maddelerinde düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkânını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur.Ancak harca tabi davalarda her dava açılırken davalıdan başvurma harcı ile nispi, karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterine kaydedilir ve dava, dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte açılmış sayılır. İnceleme konusu olan bu olayda manevi tazminata ilişkin dilekçenin başvurma ve nispi harç yatırılmak suretiyle mahkemeye verildiği anlaşılmaktadır. Dilekçenin bu haliyle bir ek dava dilekçesi olarak kabulü gerekir.Bu nedenle davacının manevi tazminat istemi konusunda da olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekildi ıslah talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.Kabul biçimine göre de davacının manevi tazminata ilişkin ıslah talebi usulüne uygun açılmış bir dava olmadığı gerekçesiyle ayrıca dava açma hakkı saklı tutularak reddedildiğine göre esastan manevi tazminat reddedilmişcesine davacının nisbi karar ve ilam harcı ve manevi tazminat yönünden davalı yararına nisbi vekalet ücretinden sorumlu tutulması da doğru değildir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, fazla alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalıya iadesine, 18.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.