Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4289 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 12373 - Esas Yıl 2005





Mahalli Mahkemesinden verilen kararın temyizen tetkiki davalı-Karşı davacı (Alacaklı) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde davacı-karşı davalı 3.kişinin istihkak davasının kabulüne, davalı-karşı davacı alacaklının davasının reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Uyuşmazlık, 3.kişinin İİK'nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davası ile karşılık dava olarak açılan alacaklının İİK'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarruf iptal davasına ilişkindir.Mahkemece; haciz uygulanan yer ile ödeme emri tebliğ edilen yerlerin farklı adresler olduğu, davacının kira sözleşmesi,vergi levhası,elektrik ve telefon faturaları, hacizli mallara ait fatura ile iddiasını ispatladığından bahisle istihkak davasının kabulüne,muvazaa ispatlanamadığından karşılık davanın reddine karar verilmiş ise de,bu sonuca eksik araştırma ile varıldığı anlaşılmaktadır.Haciz uygulanan mahalde borçlu şirketin haciz tarihinden önce market işlettiği ve bu işyerinin davacı üçüncü kişi tarafından devir alındığı itilaflı değildir.Uyuşmazlık borcun devir olgusundan önce mi yoksa sonra mı doğduğu noktasında toplanmaktadır.Her ne kadar takibin dayanağı olan çekin keşide tarihi 10.01.2004 ise de, uygulamada çeklerin vadeli olarak da düzenlendiği gerçeği karşısında, borcun hangi sebepten ve hangi tarihte doğduğu konusunda alacaklı ve borçluya önel verilerek bu konudaki savunma ve delillerinin saptanması,gerektiğinde alacaklı ve borçlunun defterlerinin bilirkişi aracılığıyla inceletilmesi,tanık gösterilirse dinlenilmesi ve tüm incelemeler sonunda borcun Aralık 2003 tarihinde gerçekleşen devirden önce doğduğunun anlaşılması halinde İİK 44 ve BK 179. maddeleri uyarınca üçüncü kişinin borçlunun borcundan dolayı sorumlu olacağının düşünülmesi aksi takdirde, yani borcun devirden sonra doğduğunun sübut bulması halinde şimdiki gibi karar verilmesi gerekir. Mahkemece,yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve soruşturma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde, davalı (karşı davacı) alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.04.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.