Mahkemesi : Kırşehir 1. İş MahkemesiTarih : 5.4.2007No : 663-91 Davacı iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillere kanuni gerektirici nedenlere , temyiz edenin sıfatına ve özellikle takdir edilen manevi tazminat miktarının olayın oluş şekline, müterafik kusur oranlarına, davacının duyduğu elem ve ızdırabın derecesine, hak ve nesafet kuralarına uygun olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.2-Dava, iş kazası sonucu sürekli işgöremezlik duruma gelen davacının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davacının maluliyet oranının %18.2 oranında olduğunun tespiti ile maddi tazminat isteminin aynen, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dava, nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle, bu tür uyuşmazlıklarda, öncelikle sigortalının meslekte kazanma güç kayıp oranı ve bu orana göre, Kurum tarafından bağlanan peşin sermaye değerinin, hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin araştırılıp saptanması gerektiği söz götürmez. Öte yandan Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir. 506 sayılı Yasa'nın 19. maddesinde geçici iş göremezlik hali sonunda Kuruma ait veya Kurumun sevk edeceği sağlık tesisleri sağlık kurulları tarafından verilecek raporlarda belirtilen arızalarına göre iş kazası sonucu meslekte kazanma gücünün en az %10 azalmış bulunduğu Kurumca tesbit edilen sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanacağı, 31. maddesinde Kurumun, sigortalıya bağlanacak gelirleri yapılan inceleme ve soruşturmalar sonunda ve gerekli belgelerin tamamlandığı tarihten itibaren en geç üç ay içinde tesbit ederek ilgililere yazı ile bildireceği, ilgililerin bağlanan geliri bildiren yazıyı aldıktan sonra bir yıl içinde yetkili mahkemeye başvurarak Kurum kararına itirazda bulunabilecekleri, itirazın reddi hakkındaki mahkeme kararının kesinleşmesiyle Kurum kararının kesinleşmiş olacağı, 109. maddesinde de sigortalıların iş görmezlik hallerinin tesbitinde, Kurum Sağlık tesisleri sağlık kurullarınca verilecek raporlar da belirtilen hastalık ve arızaların esas tutulacağı, Kurumca verilen karara ilgililer tarafından itiraz edilmesi halinde durumun Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karar bağlanacağı bildirilmiştir. İlgililerce Yüksek Sağlık Kurulundan alınan rapora itiraz edilmesi halinde Adli Tıp Kurumundan giderek Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan rapor alınmak suretiyle sürekli iş göremezlik oranı belirlenmelidir.Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere maluliyet oranının tesbitine ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadıkça davalı Kurumca sigortalıya gelir bağlanmayacağından ve maluliyet oranının tespiti ile ilgili İhtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanınıda ilgilendirdiğinden davalı Kurum tazminat istemli bu davada taraf olmadığından maluliyet oranının tesbiti istemli dava ile tazminat davasının bir arada görülüp sonuçlandırılması fiilen mümkün değildir. Hukuk Genel kurulunun 07.02.2007 tarihli 2007/21-69 Esas, 2007-55 Karar nolu kararı da bu yöndedir.Somut olayda Sosyal Güvenlik Kurumunca sigortalının sürekli iş göremezlik oranı %19 olarak belirlenmiş ve sigortalıya gelir bağlanmış, ancak iş kazası olayında işveren ve üçüncü kişiler kusurlu bulunmadığından Kurumca peşin sermaye değeri uygulanmamış, davalının sürekli iş göremezlik oranına itiraza etmesi sebebiyle mahkemece Adli Tıp Kurumundan rapor alınmış, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen 27.9.2006 tarihli raporda davacının % 18.2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği bildirilmiş, mahkemece bu rapor esas alınarak ve davalının %25 kusur oranı gözetilerek davacının maddi zararı bilirkişiye hesaplattırılarak peşin sermaye değeri düşülmeksizin taleple bağlı kalınarak 5.000.00-YTL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Yapılacak iş; Sosyal Güvenlik Kurumunca belirlenen sürekli iş göremezlik oranına davalı tarafça itiraz olunduğu gözetilerek 506 sayıl Yasa’nın 109. maddesi çerçevesinde Adli Tıp Genel Kurulu’ndan rapor almak suretiyle davacının sürekli iş göremezlik oranını kesin olarak belirlemek, belirlenen bu oran Kurumca belirlenen orandan farlı ise davalıya Adli Tıp Genel Kurulundan alınacak rapor da belirlenen oran esas alınarak davacıya gelir bağlanmasını Kurumdan talep etmek, Kurumun bu istemi kabul etmemesi halinde giderek Sosyal Güvenlik Kurumu ile davacıyı hasım göstermek suretiyle maluliyet oranının tespiti davası açması için önel vermek çıkacak sonuca göre Sosyal Güvenlik Kurumuna olayda işverenin %25 oranında kusurlu bulunduğu bildirilerek hüküm tarihine en yakın tarihteki peşin sermaye değerini sorarak bulunan gerçek zarardan düşülmek ve kararı davacının temyiz etmediği de gözetilerek bir karar vermektir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve inceleme sonucu 506 sayılı Yasa’nın 109. maddesindeki prosedür uygulanmaksızın beden güç kayıp oranının tesbiti ile ilgili ihtilaf hak alanını ilgilendirdiği halde Sosyal Güvenlik Kurumunun taraf olmadığı bu davada davacının sürekli iş göremezlik oranının tespitine, bu oran esas alınmak suretiyle Kurumca sigortalıya bağlanan gelirin en son peşin sermaye değeri düşünülmeksizin maddi tazminata hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin hesap bilirkişi raporuna yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 17.3.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.