MAHKEMESİ: Silifke 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ: 23/10/2007NUMARASI: 2002/668-2007/454Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 24.01.2001-25.05.2002 tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştığının tesbitiyle, işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, davalı işveren şirkete ait gemide 24.04.2001-25.05.2002 tarihleri arasında gemi adamı olarak geçen ve SSK’na bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti ile bu döneme ilişkin işçilik alacaklarının tahsilini istemiştir.Mahkemece, davacının çalıştığını ileri sürdüğü gemi, Türkiye’de acenteliği bulunan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ülkesi-Girne A.Denizcilik İşletmeleri Ltd. Şti’ne ait olduğundan istemin reddine karar verilmiştir.Uyuşmazlık yapılan işin deniz taşıma işi olup olmadığı ve işçinin Deniz İş Kanunu kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.Görev konusu kamu düzenine ilişkin olup mahkemece kendiliğinden dikkate alınmalıdır. Iş Mahkemelerinin görev alanını hakim, tarafların iddia ve savunmalarına göre değil 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun l.maddesini esas olarak belirleyecektir.5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun l.maddesi uyarınca İş Kanununa göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında iş akdinden veya İş Kanununa dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuki uyuşmazlıklarının çözüm yeri iş mahkemeleridir. 4857 sayılı iş Kanunu'nun 4.maddesinin l.fıkrasının (a) bendi uyarınca " deniz ve hava taşıma işlerinde çalışanlar" hakkında bu kanun hükümleri uygulanmaz Deniz taşıma işlerinde çalışanlar hakkında 854 sayılı Deniz İş Kanunu uygulanmaktadır. 854 sayılı Deniz İş Kanununun 46.maddesine göre “Bu kanun (Deniz İş Kanunu) kapsamına giren gemi adamlarıyla bunların işveren veya işveren vekilleri arasında bu kanundan veya hizmet akdinden doğan davalar hakkında, 5521 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Maddede belirtildiği üzere, İş Mahkemesinin görevli olması için şu iki unsurun birlikte gerçekleşmesi koşuldur. a)Uyuşmazlığın tarafları Deniz iş kanunun kapsamına giren gemi adamları ile işveren (ya da işveren vekili) olmalıdır. b)Uyuşmazlık hizmet sözleşmesinden veya Deniz İş Kanunundan kaynaklanmalıdır.Öte yandan Deniz İş Kanununun 1.maddesi uyarınca; Deniz İş Kanunu: Denizlerde, göllerde ve akarsularda Türk Bayrağını taşıyan ve yüz ve daha yukarı grostonilatoluk gemilerde bir hizmet akdi ile çalışan gemi adamları ve bunların işverenleri hakkında uygulanır. Diğer bir deyişle Deniz İş Kanunu kapsamında olmanın ön koşulu hizmet akdi ile çalışılan geminin Türk Bayrağı taşımasıdır. Gemi Türk bayrağı taşımıyor ise bu gemi de çalışanlar hakkında Deniz İş Kanunu uygulanmayacaktır. Kaza taşıma işinde çalışan bu gemideki işçiler yine 4857 sayılı iş Kanunu kapsamına girmeyecek, haklarında Borçlar Kanunu genel hükümleri uygulanacaktır. Somut olayda, davacının çalıştığı M/F Canbulat Paşa isimli geminin tescil limanının Gazi Mağusa olduğu, KKTC bayrağı taşıdığı dosya içerisindeki 18.03.1998 tarihli Gemi Sicil Belgesinden anlaşılmaktadır.Hal böyle olunca, davacının Deniz İş Kanunu kapsamında bir çalışmasının bulunmadığı ve davada, Deniz İş Kanununun 46.maddesinin öngördüğü koşulların oluşmadığı açık-seçiktir.İş Mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde iş davalarına bakmak üzere bir asliye hukuk mahkemesi görevlendirilir. İş davalarına bakmakla görevli asliye hukuk mahkemesine açılan dava "İş Mahkemesi sıfatıyla " açılmış ise davaya bakmaya İş Mahkemesi değil genel hükümlere göre Asliye Hukuk Mahkemesi görevli ise mahkeme görevsizlik kararı veremez. Bu durumda "İş mahkemesi sıfatıyla" baktığı davaya ara kararı ile "asliye hukuk mahkemesi sıfatıyla" baktığını belirterek davaya bakmaya devam eder.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutularak davaya bakmaya genel hükümlere göre genel mahkeme görevli olduğundan ara kararı ile davaya asliye hukuk mahkemesi sıfatı ile baktığını belirterek davaya bakması gerekirken, davaya iş mahkemesi sıfatı ile bakılarak yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 19.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.