Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3886 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 7858 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: Şişli 4. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 25/01/2007NUMARASI: 2007/106-2007/1741Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı (Alacaklı) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Uyuşmazlık İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.Dava konusu menkul mallar 08.01.2007 tarihinde borçlunun borç dayanağı bono ve takip adresinde haczedilmiştir.Borcun doğumu 04.09.2006 düzenleme ve 31.10.20006 ve 31.11.2006 vade tarihli 2 adet bonodan kaynaklanmaktadır.Borçluya ödeme emri 21.12.2006 tarihinde haciz adresinde bizzat tebliğ edilmiş ve borçlu 04.01.2007 tarihli mal beyanı dilekçesinde ödeme emrini tebliğ aldığı adreste borcu karşılayacak bayan giyim eşyaları olduğunu bildirmiştir. Davacı 3.kişi haciz uygulanan iş yerini borçludan değil borçlunun eşi olan M. T.’dan 11.12.2007 tarihinde devraldığından bahisle istihkak iddiasında bulunmaktadır.Gelen vergi kaydından haciz adresinin 31.05.2006-12.12.2006 tarihleri arasında borçlunun eşi M. T. adına 29.11.2006 tarihinden itibaren de davacı 3.kişi adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.Her ne kadar bu iş yerine ilişkin resmi belgeler 31.05.2006-12.12.2006 tarihleri arasında borçlunun eşi adına oluşturulmuş ise de bu adreste asıl ticari faaliyette bulunan borçludur. Nitekim takip dayanağı bono adresi ve ödeme emri tebliğ adresinin haciz adresi oluşu bu olguyu doğrulamaktadır. Bu nedenle davacının haciz uygulanan iş yerini borçludan değil borçlunun eşinden devralması sonuca etkili değildir. Haciz adresinin borcun doğumundan hatta ödeme emrinin tebliğinden sonra borçlu tarafından terk edilerek davacı 3.kişiye devri danışıklı iş yeri devri niteliğindedir. Davacı 3.kişi ile borçlu arasındaki bu ilişki, ticari işletme devri niteliğinde bulunduğundan İİK’nun 44 ve Borçlar Kanununun 179. maddelerinin uygulanması gerektiği açıktır. Anılan maddelerde öngörülen koşulların yerine getirildiği iddia ve ispat edilmemiştir. Gerçekten borçlunun devri kayıtlı olduğu ticaret siciline bildirilerek ilan edildiği ve mal beyanının verildiğine ilişkin dosyada hiçbir kanıt yoktur.Bu durumda; devir alacaklının haklarını etkilemeyeceği gibi, devralan davalıda Borçlar Kanununun 179. maddesi gereği işletmenin borçlarından sorumlu bulunduğundan, davanın reddi gerekirken kabulu usul ve yasaya aykırıdır. O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine 17.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.