Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3752 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 14585 - Esas Yıl 2008
MAHKEMESİ : Gebze 1. İş MahkemesiTARİHİ : 28/12/2007NUMARASI : 2001/381-2008/905Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davacılar ile davalılardan B.Liman İşl. A.Ş., Y.A. ve H.B. vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere ve temyiz nedenlerine göre davalı B.Liman İşletmeleri ve D.AŞ’nin tüm, davacı vekilinin ve davalılar Y.A., H.B.'ın aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Dava iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istenme ilişkindir.Mahkemece, davacı eş N.Ş.’in maddi zararı SGK tarafından bağlanan gelirlerin peşin sermaye değeri ile karşılandığından reddine, anne K. Ş.’in maddi tazminat isteminin esastan reddine, davacıların manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile eş N.Ş.için 10.000,00 TL anne K.Ş.için 6.000,00 TL, kardeşler A. Ş., E.Ş., B.Ş., Ş.Ş. içinde ayrı ayrı 1.000,00’er TL manevi tazminatın olay tarihi itibariyle işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müşterken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 409. maddesinin 1. ve 5. fıkrasında, usulüne uygun biçimde çağrıldıkları halde davanın taraflarından hiçbiri gelmediği veya gelip de takip etmeyeceklerini bildirdikleri takdirde dava yenileninceye kadar dosyanın işlemden kaldırılacağı ve işlemden kaldırma tarihinden itibaren üç ay için içerisinde yenilenmeyen davanın açılmamış sayılmasına mahkemece kendiliğinden karar verilmesi gerekeceği bildirilmiştir. SOmut olayda 12.3.2002 tarihli oturuma davacılar vekili mazeretsiz olarak katılmadığı ve oturuma katılan davalılar vekili de davayı takip etmeyeceğini bildirmesiyle dosya işlemden kaldırılmıştır.Davacılar vekilinin 12.3.2002 tarihli yenileme dilekçesinde davanın sadece davalı B.Liman İşletmeleri ve D.AŞ hakkında yenilendiği ve yenileme dilekçesi sadece bu davalıya tebliğ edildiği halde haklarındaki dava yenilenmeyen davalı H. B.ve Y.A.hakkındaki davanın işlemden kaldırma tarihinden itibaren üç aylık sürenin dolduğu günde açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken yargılamaya devam edilerek haklarında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.3-Davacılar murisi sigortalı Y.Ş.’in öldüğü iş kazasında sigortalının % 40 davalı işverenlerin % 60 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370) Bu ilkeler gözetildiğinde davacıların talep ettikleri manevi tazminat miktarları ılımlı olduğundan, dava dilekçesinde istenilen manevi tazminat miktarlarının her bir davacı yönünden aynen kabul edilmesi gerekirken kısmen kabul ile eş N.Ş.için 10.000,00 TL anne K.Ş.için 6.000,00 TL, kardeşler A.Ş., E.Ş., B.Ş., Ş. Ş. içinde ayrı ayrı 1000,00’er TL manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalılar Y.A., H.B.ve davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan gerekçelerle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacı ile davalılardan Y.A.ve H..B'a iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden ilgiliye yükletilmesine, 12.3.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.