Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3727 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 6598 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : Trabzon İş MahkemesiTARİHİ : 13/02/2007NUMARASI : 2005/940-2007/81Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 1.6.1975 olduğunu ve bir gün çalıştığının karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılardan Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, 1.6.1975 tarihinde bir gün süre ile çalışmasının tesbitini istemiştir.Mahkemece istemin kabulüne karar vermiştir.Gerçekten; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasa’sının 2 ve 6. maddelerinde açıkça belirlendiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Eylemli veya gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça, hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemez. Fiili veya gerçek çalışmayı ortaya koyacak belgeler, işe giriş bildirgesiyle birlikte 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesinde belirtilen sigortalının gün sayısını, kazanç durumunu, çalışma tarihleriyle birlikte ortaya koyan aylık sigorta gün bilgileri ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nin 17. maddesinde belirtilen 4 aylık prim bordroları gibi Kuruma verilmesi zorunlu belgelerdir. Yöntemince düzenlenip süresi içerisinde Kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de fiili çalışmanın varlığının ortaya konulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Yasanın 79/10. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira, sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği ancak yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı, kamu düzenine dayalı bu tür davalarda hakim, görevi gereği doğrudan soruşturmayı genişleterek sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını belirlemelidir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Dava sigortalılık başlangıcının tesbitine ilişkin olup bir kimsenin sigortalı sayılabilmesi için sigortalı işe giriş bildirgesinin varlığı yeterli değildir. Aynı zamanda o kimsenin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 2. maddesinin belirtildiği biçimde eylemli olarak çalışması da koşuldur. Bu bakımdan davacının işyerinde eylemli olarak çalışıp çalışmadığının yöntemince araştırılması gerektiği ortadadır.Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 1.6.1975 tarihli işe giriş bildirgesinin usulüne uygun olarak Kurum kayıtlarına intikal ettiği, ancak işlerinden çalışmaya ilişkin dönem bordrolarının verildiği, davacının sigortalı hizmetlerinin 25.6.1985 tarihli giriş bildirgesi ile başladığı ve yaşlılık aylığı tahsis talebinde bulunduğu 29.12.2003 tarihine kadar askerlik borçlanması dahil 5160 gün sigortalı hizmetinin bulunduğu, Kurumun giriş bildirgesi ile birlikte çalışmanın bildirilmemesi nedeni ile 1.6.1975 tarihli girişi kabul etmediği dolayısı ile de yaşlılık aylığı için aranan 25 yıllık sigortalılık süresinin gerekçe göstererek istemi red ettiği, mahkemenin ise giriş bildirgesi ile kazanılacak uzun süreyi ve hakları göz ardı ederek, eylemli çalışmayı ispatlamaya sadece bildirgedeki imzanın davacıya ait olduğunu belirleyen bilirkişi raporu ile sonuca gittiği, dinlenilen tanıkların uygun vasıfta olmadığı anlaşılmaktadır.Yapılacak iş davacının çalıştığı işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamında bulunup bulunmadığı araştırılmak ve işyerinde dönem bordrosu verilmediğine göre komşu işyerlerinden kayıtlara geçmiş veya emniyet yolu ile yaptırılacak araştırma ile o tarihte komşu işyeri çalışmanı oldukları belirlenecek kişilerin bilgilerine başvurulmak ve sonuca göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 10.3.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.