Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3708 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 7545 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: Ankara 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ: 13/02/2008NUMARASI: 2007/600-2008/126Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı(Alacaklı) ile davalı (3. Kişi) vekili tarafından istenmiş, mahkemece ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Uyuşmazlık alacaklının İİK.'nun 99. maddesine dayalı olarak açtığı 3. kişinin istihkak iddiasının reddi istemine ilişkindir.Dava konusu taşınır mallar 20.06.2007 tarihinde ödeme emrinde borçlu şirket adresi olarak yazılı bulunan ve ödeme emrinin tebliğ edildiği adreste haczedilmiştir. İcra İflas Kanun’un 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olup, davacının bu yasal karinenin aksini kesin ve güçlü delillerle ispatlaması gerekir.Ödeme emrinin “borçlu şirket sahibi T.G. imzasına” 19.04.2007 tarihinde haciz mahallinde tebliğ edilmesine rağmen, davacı 3.kişi şirket bu şahısla ilgilerinin olmadığını ve tanımadıklarını beyan etmiş iseler de, tebligatın usulüne uygun olarak yapıldığı ve usulsüzlüğ??nün kanıtlanamadığı açıktır. Öte yandan haciz mahallinde bilgisayar başında çalışırken hazır bulunan şahsın icra dosyasında mal beyanında bulunan ve kimlik fotokopisi ekli borçlu şirket yetkilisi M.G.ye benzediği, bu şahsa kimlik belgesi sorulması üzerine işyeriyle ilgisinin bulunmadığını belirterek oradan uzaklaştığı 20.06.2007 tarihli haciz zaptında belirtilmiş, 3.Kişi şirket tarafından bu şahsın M.G. ile aynı soyadını taşıyan G.G.olduğunun belirtilmesi üzerine G.G.tanık olarak dinlenmiş ise de, bu tanığın, haciz mahallinde bulunan kişiden farklı olarak iki kulağında da işitme cihazı bulunduğu, böylece haciz zaptındaki tespitin aksinin kanıtlanamadığı anlaşılmıştır. Borcun doğumundan sonra düzenlenmiş, düzenlenmesi her zaman olanaklı, adi nitelikteki kira sözleşmesi ile faturaların ve soyut düzeydeki tanık anlatımlarının da karinenin aksini ispata yeterli olmadığı açıktır. Delil olarak sunulan vergi levhası da soyut olarak işyerinin davalı 3. kişiye ait olduğunu göstermez. Tüm bu maddi ve hukuki olgular davalı 3.kişi şirketin, alacaklılarından mal kaçırmak amacı ile kurulduğunu, borçlu şirket ile ilişki içerisinde bulunduğunu ve istihkak iddiasının danışıklı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.2- Kabule göre ise, takip hukukuna dayalı istihkak davaları karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 11.maddesinin 4.fıkrasının son cümlesi gereği nispî avukatlık ücretine tabi olup, alacak miktarı ile haczedilen malların değerinden hangisi az ise onun üzerinden nispî avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu avukatlık ücretine hükmedilmesi de hatalıdır.O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 12.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.