Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3700 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 6466 - Esas Yıl 2007
MAHKEMESİ: Konya 2. İş MahkemesiTARİHİ: 05/03/2007NUMARASI: 2006/1015-2007/233Davacı, 25.10.1982-30.9.1997 tarihleri arası 1479 sayılı Yasa'ya tabi Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile aksine kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillere kanuni gerektirici nedenlere göre davalı kurumun aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine2-Dava, davacının 25.10.1982-30.9.1997 tarihleri arasındaki 1479 sayılı Yasa’ya tabi sigortalılığının geçerli olduğunun tesbiti istemine ilişkindir.Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren, 1479 sayılı yasanın 24. maddesi ilk şekliyle, sigortalılığın oluşumu için, kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun gerçekleşmesi yanında, ayrıca, kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu da aramıştır. Bu kuruluşlara kayıt tarihi ise, sigortalılığın başlangıcı yönünden, yasal karine kabul edilmiştir. 04.05.1979 tarihinde yürürlüğe giren 2229 sayılı yasa, Bağ-Kur’lu olabilme yönünden, söz konusu 24. maddenin öngördüğü meslek kuruluşlarına kayıtlı olma koşulunu kaldırmış, sadece yasanın temel ilkesi olan kendi ad ve hesabına çalışma koşulunun gerçekleşmesi durumunda, sigortalılığın oluşacağını yeterli görmüştür. Buna karşın, 20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı yasa bağımsız çalışanların sigortalı olabilmeleri yönünden vergi yükümlülüğünü öngörmüş, vergiden muaf olanların da kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıtlı olmaları durumunda yine sigortalı sayılacaklarını kabul etmiştir. Nihayet, 22.03.1985 yürürlük tarihli 3165 sayılı yasa, sigortalılığa karine yönünden vergi kaydının, bu kaydın bulunmaması veya vergiden muaf olunması halinde, esnaf ve sanatkar sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kayıtlarının esas alınacağını belirlemiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının şahsi sicil dosyasına göre kuruma verilen giriş bildirgesine istinaden, 20.04.1982 tarihi itibariyle Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı Kurumun 20.10.2004 tarihli işlemi ile vergi kaydının sona erdiği 25.10.1982 tarihi dikkate alınarak sigortalılığının bu tarihte sona erdirildiği ve davacının 1.10.1981-25.10.1982 tarihleri arasında vergi kaydı bulunduğu, meslek odası kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır .Davacı uyuşmazlık konusu dönem olan 25.10.1982-30.9.1997 tarihleri arasında vergi kaydı, esnaf ve sanatkar sicili kaydı veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı bulunmadığından zorunlu Bağ-Kur sigortalılık şartlarını taşımamaktadır. Ancak, Dosyada mevcut hizmet döküm cetveline göre, davacının 15.4..1992 tarihinden itibaren düzenli olmayan prim ödemelerinin bulunduğu ve önceki döneme ait prim borçlarının bir kısmını 1992 affından yararlanarak ödediği görülmektedir. Kurum davacının yaptığı tüm prim ödemlerinin 20.4.1982-31.10.1992 tarihleri arasını kapsadığını ve 24.240.269 TL ödeme fazlasının bulunduğunu bu fazla ödemenin de prim ödeme tarihlerine göre 1997 yılındaki bir aylık prim borcunu karşılamadığını bildirmiştir. Mahkemece 24.240.269 TL fazla ödemenin 31.10.1992 tarihinden itibaren ne kadar süreye ilişkin primleri kapsadığı araştırılıp sorulmadan uyuşmazlık konusu dönemin tüm primleri ödenmiş kabul edilerek sonuca gidildiği görülmüştürYapılacak iş, davacı tarafından 15.4.1992-1.9.1997 tarihleri arasında yapılan prim ödemelerinin uyuşmazlık dönemini kapsayıp kapsamadığının başka bir deyişle, 25.10.1982 tarihinden itibaren ne kadar sürenin priminin olabileceğinin kurumdan sorularak, sonucuna göre değerlendirme yapılmak, daha açık bir anlatımla, eğer davalı kurum geçmişe yönelik (uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde) prim tahsil etmiş ve uzun süre bu primleri kullanmış ise, daha sonra davacının sigortalılığının iptal edilmesi Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağından, prim ödemlerinin kapsadığı dönmelerde davanın kabulüne; bu ödemelerin kapsamadığı süreler için davanın reddine karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 6.3.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.