Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3636 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 20193 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : Bursa 2. İş MahkemesiTARİHİ : 11/07/2008NUMARASI : 2004/1247-2008/523Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava 08.06.1996 tarihinde meydana gelen trafik iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı avukatının 10.06.2008 tarihli duruşmaya mazeret beyan ederek katılmadığı ve anılan duruşmada mahkemece mazeretinin kabul edilerek yeni duruşmanın 11.07 2008 tarihinde yapılmasına karar verildiği, 11.07.2008 tarihli duruşmada ise davacı avukatının duruşmadan haberdar olduğu halde katılmadığından bahisle davacı tarafın yokluğunda karar verildiği uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık 11.07.2008 tarihli duruşmadan davacı avukatının haberdar olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Adli tebligatların 7201 sayılı Yasa'nın 1.maddesi gereğince bu yasa hükümleri dairesinde yapılması zorunludur. Dosya içerisinde davacı avukatına 11.07.2008 tarihli duruşma gününün bildirilmesine ilişkin tebligat parçası mevcut değildir.Bu duruma göre davacı tarafın yeni duruşma gününü bildiğinden söz edilemez. Savunma hakkı Anayasa (m.36) ile güvence altına alınmış olup, HUMK.nun 73. maddesinde de ayrıca düzenlenmiştir. Hâkim, tarafları dinlemeden veya iddia ve savunmalarını bildirmeleri için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (HUMK mad. 73).Buna göre hâkim Anayasa ile güvence altına alınan ve HUMK'da da ayrıca düzenlenmiş bulunan iddia ve savunma haklarını kullanabilmeleri için tarafların duruşmaya çağırmak zorundadır. Hal böyle olunca da duruşma gününden haberi olmayan davacının yokluğunda dosyanın karara çıkarılmasının, adil yargılanma hakkının ve savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğu, giderek Anayasa’nın 36 ve HUMK’nu 73.Maddelerine aykırılık oluşturduğu açıktır.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde ve özellikle yeni duruşma günü usulüne uygun biçimde haber verilmeden, adil yargılanma ve savunma hakkı ihlal edilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davacı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.