Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3452 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 13665 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Gaziantep 2. İş MahkemesiTARİHİ: 06/04/2007NUMARASI: 2005/1774-2007/123 Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildiDava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece esas alınan kusur raporunda, iş kazasının % 100 kaçınılmazlık nedeniyle oluştuğu bildirilmiş olduğundan, mahkemece kaçınılmazlık nedeniyle davalı işverenin kusuru bulunmadığı gibi değerlendirme yapılmıştır. Kaçınılmazlık; hukuksal ve teknik anlamda; fennen önlenmesi mümkün bulunmayan başka bir anlatımla, işverence mevzuatın öngördüğü tüm önlemlerin alınmış olduğu koşullarda dahi önlenmesi mümkün bulunmayan durum ve sonuçları ifade eder.Bir olayın tamamen kaçınılmazlık sonucu meydana geldiğinin saptanması halinde hakim, işverenin sorumluluğunu, Borçlar Kanunu'nun 43. maddesini göz önünde tutarak hakkaniyet ölçüsünde saptamalıdır. İşçi-işveren arasındaki bu tür davalarda tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının göz önünde bulundurulması halinde; işverene biraz daha fazla sorumluluk verilmesi; sosyal hukuk devleti ilkesi gereği düşünülebilir. Yargıtay'ın yerleşik uygulaması da bu yöndedir. Oysa dava konusu olayda, 12.12.2002 tarihinde Suriye’de meydana gelen trafik iş kazası nedeni ile Suriye makamlarınca resmi işlem yapılmadığı şeklindeki davacı anlatımı kabul edilerek dosya üzerinden alınan kusur raporunda olayda % 100 kaçınılmazlık bulunduğu görüşünün bildirildiği ve taraflarca rapora itiraz edilmediği anlaşıldığından, mahkemece %100 kaçınılmazlık kabul edilmesi yerinde ise de kaza sonucu meydana gelen zarar ile ilgili tarafların sorumluluğunu, Borçlar Kanunu’nun 43 maddesi de göz önünde tutularak % 60 iş verenin kusuru kabul edilerek, işverenin zararın bir kısmından sorumlu tutulması gerekirken, davalı şirketin kusuru bulunmadığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Diğer yandan dava nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan maddi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin belirlenen tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay'ın yerleşmiş görüşlerindendir. Bu bakımından davanın niteliği gözetilerek öncelikle sigortalıya SSK tarafından iş kazası nedeniyle gelir bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gelir bağlanmış ise bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gelir bağlanmamış ise bu yön hak sahibinin tazminat hakkını doğrudan etkileyeceğinden sigortalıya gelir bağlanması için SSK Başkanlığına karşı dava açması için önel verilmesinde yasal zorunluluk bulunmaktadır. Somut olayda davacının SSK'ya gelir bağlanması için müracaatta bulunup bulunmadığı konusunda araştırma yapılmadığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Yapılacak iş; davacıya SSK tarafından sürekli iş göremezlik geliri bağlanıp bağlanmadığını araştırmak, gelir bağlanmadığının tespiti hainde davacının SSK’na müracaatı ve giderek dava açması için önel vermektir. Ayrıca kaçınılmazlık nedeni ile davalı işverenin % 60 oranında davacının ise % 40 oranında kusurlu bulunduğu kabul edilerek % 22 maluliyet oranına göre hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan veriler dikkate alınarak bilirkişiye zarar hesabı yaptırmak, SSK tarafından bağlanacak gelirlerin hüküm tarihine an yakın PSD düşülerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 03.03.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.