MAHKEMESİ: Çankırı 1. Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTARİHİ: 11/12/2007NUMARASI: 2007/379-2007/653Davacı murisinin, davalı işveren nezdinde 1989 yılında 190 gün çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, murisi olan A.D.’in davalı işyerinde 1989 yılında 190 gün çalıştığının tespitini istemiş, mahkemece hak düşürücü süreye uğradığı gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağı 506 Sayılı Yasa’nın 79/10. maddesidir. Anılan maddede, yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilemeyen sigortalıların, çalıştıklarını, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilecekleri öngörülmüştür. Maddede belirtildiği üzere; yönetmelikle tespit edilen belgelerin (işe giriş bildirgesi) verilmesi durumunda, işe giriş ve işten çıkış tarihleri arasındaki bildirim dışı süreler yönünden 5 yıllık hak düşürücü süreden söz edilemeyeceği açık- seçiktir. Öte yandan, bir hak sahibi yönünden, sözü edilen sürenin gerçekleşip gerçekleşmediğinden bahsedebilmek için, öncelikle, muristen bu kişiye sigorta kollarından bir hakkın intikal etmesi ve kişinin buna bağlı bir talep hakkının doğması gerekir. Daha açık bir anlatımla miras bırakanın sigortasız geçen çalışma sürelerinin tespitine yönelik açılan davalarda murisin sağlığında hak düşürücü sürenin gerçekleşmemiş olması koşuluyla hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak ölüm tarihinin esas alınması benimsenmiştir. Yargıtay HGK.'nun 1998/21-826 Esas, 1999/855 Karar ve 02.12.1998 günlü kararı da bu yöndedir.Somut olayda, davalı işverene ait işyerinden davacının murisi adına 15.11.1989 tarihli ilk işe giriş bildirgesinin kuruma verildiği, 15.11.1989 tarihinden itibaren çıkışının verildiği 25.02.1990 tarihine kadarki dönemde 1989/3 dönemde 15 gün, 1990/1 dönemde 10 gün çalışmasının kuruma bildirildiği, muris sigortalı A.D.’nın 10.05.1992 tarihinde öldüğü dosyadaki kayıt ve belgelerden anlaşılmaktadır.Kural olarak işe giriş bildirgesinin verildiği tarihten önceki çalışmalar, hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurulmazsa hak düşürücü süreye uğrar. Bu durumun aksinin, kanıtlanması ise ancak işe giriş bildirgesindeki imzanın sigortalıya ait olmadığının tespiti halinde mümkün olacaktır. Bu nedenle işe ilk giriş bildirgesindeki imzanın davacının murisine ait olmadığının saptanması halinde diğer deliller hep birlikte değerlendirilerek çalışmanın tespitine karar verilebilir. Oysa, mahkemece bu yönde hiçbir araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Mahkemece, hizmet tespiti davalarının özelliği dikkate alınarak işe giriş bildirgesindeki imza üzerinde yöntemince uzman bilirkişiler aracılığı ile inceleme yaptırılmak, oluşacak sonuca göre hak düşürücü sürenin geçip geçmediği belirlenmek ve tüm deliller hep birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermek gerekirken, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın eksik araştırma ve incelemeye dayalı kurulan hüküm usule ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.