Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3397 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 7314 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: Sinop Asliye Hukuk(İş)MahkemesiTARİHİ: 26/03/2009NUMARASI: 2007/161-2009/213Davacı,1.1.1988-17.1.1990 ve 28.10.1991 dava tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının 01.01.1988 tarihinden itibaren dava tarihine kadar olan sürede SSK sigortalı çalışmaları dışında kalan sürelerde tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davacının çakışan SSK'lı çalışması sonrasında Tarım Kredi Kooperatif kaydının başladığı 25.10.1995 tarihinden itibaren dava tarihi arasında kalan sürelerde 2926 sayılı yasaya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar vermiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 Sayılı yasa’nın 6 /b maddesi hükmüne göre; Diğer sosyal güvenlik kuruluşları kapsamına tabi bir işte çalışanların, çalışmaya başladıkları tarihten bir gün önce, sigortalılıkları sona ereceği öngörülmektedir. Bu nedenle Tarım Bağ-Kur Sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasa'nın 36 ve 10 maddesindeki şartların varlığı halinde 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun kabulünün gerekeceği; 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36 maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 01.01.1988 tarihinden geçerli olmak üzere tarım Bağ-Kur sigortalı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı, SSK lı çalışması nedeni ile 17.01.1990 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalılığının sona erdirildiği, Ziraat Odasına kaydının 02.07.2003tarihinde başladığı ve devam ettiği, 25.10.1995-26.12.2005 tarihleri arasında Tarım Kredi Koop. ortaklığının bulunduğu, ayrıca 18.01.1990-27.10.1991 tarihleri arasında kesintisiz 639 , günlük SSK zorunlu sigortalı olarak çalışmasının bulunduğu, davacının tarım bağ-kur sigortalısı olarak 2006 yılında 5458 sayılı Yapılandırma Yasasından yararlanarak prim ödemesi bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının 18.01.1990-27.10.1991 tarihleri arasındaki 639 günlük SSK.'na tabi çalışmaları kısa süre sayılmayan uzun süreli çalışma olup, bu nedenle davacının 17.01.1990 tarihi itibari ile Tarım Bağ-Kur sigortalılığı sona ereceğinden, davacının 506 sayılı Yasa kapsamında sigortalı çalışmalarının sona erdiği, 28.10.1991 tarihinden sonra dava tarihine kadar olan sürede yeniden tarımsal faaliyete başladığına dair kuruma yazılı müracaatı bulunmadığı da dikkate alındığında yeniden tescili için ancak 36. Madde gereğince prim kesintisi bulunması halinde mümkün olabileceginden,bu yönden, tarımsal faaliyetine esas teşkil eden prim tevkifatı olup olmadığı araştırılmadan,yasaya aykırı olarak Kooperatif kaydının başladığı tarihten itibaren yeniden tesciline karar verilmesi doğru değildir.Yapılacak iş;davacının tarımsal faaliyetine dayalı olarak teslim ettiği ürünler karşılığında pirim kesintilerinin olup olmadığı araştırıldıktan sonra varsa kesinti tarihlerine göre sigortalılık süresini diğer kayıtlarını da dikkate alarak belirlemek kesintinin bulunmadığının anlaşılması halinde ise davanın reddine karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,29.03.1010 gününde oybirliğiyle karar verildi.