MAHKEMESİ : Alaplı Asliye Hukuk (İş)MahkemesiTARİHİ : 23/03/2006NUMARASI : 1999/100-2006/70Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davacılar ile davalılardan SSK B.,D.,Ç.Köyleri Kalkındırma Kooperatifi vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Davacının temyiz talepleri yönünden,Hüküm, İş Mahkemesinden verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8.maddesi hükmüne göre ise İş Mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir.Olayda hüküm 23.03.2006 tarihinde davacı vekilinin yüzüne karşı tefhim edilmiş temyiz ise 16.05.2007 tarihinde yapılmıştır.Şu duruma göre dava da 8 günlük temyiz süresi fazlası ile geçmiştir.O halde, 1.6.l990 Tarih ve l989/3 E. 1990/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı da gözönünde tutularak davacının temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden reddine, 2-Davalı SS.B.,D.,Ç.Köyleri Kalkınma Kooperatifini’nin temyizine gelince;Dava, nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle bu tür uyuşmazlıklarda, öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası niteliğinde olup olmadığı, sigortalı ya da hak sahiplerine Kurum tarafından gelir bağlanıp bağlanmadığı, bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin araştırılıp saptanması gerektiği söz götürmez. Oysa,mahkemece,açıklanan doğrultuda inceleme ve araştırma yapılmadığı ,zararlandırıcı olayın iş kazası olup olmadığının saptanmadığı ortadadır Dairemizin yerleşmiş uygulamalarına göre de tazminatın saptanmasında ise; zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, bakiye ömrü, işgörebilirlik çağı, işgörmezlik ve karşılık kusur oranları, destek görenlerin gelirden alacakları pay oranları, eşin evlenme olasılığı, Sosyal Sigortalar tarafından bağlanan peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde öncelikle belirlenmesi gerektiği tartışmasızdır.Öte yandan tazminat miktarı; işçinin olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluştuğu yönü ise söz götürmez. Başka bir anlatımla, işçinin günlük net geliri tesbit edilerek bilinen dönemdeki kazancı mevcut veriler nazara alınarak iskontolama ve artırma işlemi yapılmadan hesaplanacağı, bilinmeyen dönemdeki kazancının ise; yıllık olarak %10 arttırılıp %10 iskontoya tabi tutulacağı, 60 yaşına kadar (aktif) dönemde, 60 yaşından sonrada bakiye ömrüne kadar(pasif)dönemde elde edeceği kazançların ortalama yöntemine başvurulmadan her yıl için ayrı ayrı hesaplanacağı , ayrıca hak sahibi eşin destek süresinin işçinin bakiye ömrü ile sınırlı olacağı,kız çocukları yönünden köyde oturmaları halinde 18 yaşına,kentte oturmaları durumunda 22 yaşına kadar destek görecekleri, kaçınılmazlık, kusursuzluk veya kusurun ağırlığı gibi nedenlerden ötürü Borçlar Kanununun 43.44.maddeleri gereğince zarardan indirim yapılacağı ve en son olarakta, aktif ve pasif dönemde, elde edilen kazançlar toplamından, Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından bildirilen peşin sermaye değerinin indirileceği, böylece belirlenen tazminata olay tarihinden itibaren yasal faiz yürütüleceği gibi,hususların gözönün de tutulacağı hukuksal gerçeği de ortadadır.Mahkemenin açıklanan bu yönlerde işlem yapmaksızın istenilen toplam tazminat miktarlarını davacılara açiklatmadan kendiliğinden paylaştırma da yaparak yazılı şekilde hüküm kurması yerinde değildir.Yapılacak iş, davanın niteliği gözönünde tutularak davacıya olayın iş kazası sayılması ve buna bağlı olarak Kurumdan gelir bağlanması için Sosyal Sigortalar Kurumuna başvurması giderek Kurum aleyhine dava açması için önel vermek ve verilen önelin sonucunda olayın iş kazası sayılması halinde ise davacılara, toplam maddi tazminat talepleri açıklattırılarak yukarıda açıklanan şekilde yeniden hesap raporu aldıktan ve bağlanan gelirlerin son peşin sermaye değerlerini Kurumdan sorup, indirdikten sonra, davalı lehine oluşan kazanılmış haklarda korunarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde,Davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlere yükletilmesine, 03.03.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.