Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3315 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 5362 - Esas Yıl 2009





MAHKEMESİ: Ödemiş 1. Asliye Hukuk İş MahkemesiTARİHİ: 30/12/2008NUMARASI: 2006/301-2008/380Davacı, murisinin davalı işveren nezdinde 1.1.2001- 31.12.2003 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılardan kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, davacının murisi olan eşinin 01.01.2001-31.12.2003 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.Mahkemece istemin kısmen kabulü ile davacının davalı işverene ait 1138695,35 nolu işyerinde 01.01.2001 tarihi itibari ile işe başladığı ve 31.12.2002 tarihine kadar toplam 720 gün aralıksız ve devamlı işçi olarak çalıştığı, bu çalışmalarının kuruma bildirilmediği hususunun tespiti ile fazla istemin reddine karar verilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Dosyadaki kayıt ve belgelerden,davacı murisi adına işe giriş bildirgesi verilmediği, davalı 1138695 işyeri sicil numaralı işyerinin 01.01.1999 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı, halen faal olduğu,davacı murisinin davalı işyerinden bildirilmiş çalışmasının bulunmadığı, davalı işyerinden 2001-2003 yılları arasında Kuruma verilmiş dönem bordosuna rastlanmadığının bildirildiği,zabıta araştırması ile tesbit edilen komşu işyeri tanıklarının davalı işyerinde kimin çalıştığını bilmediklerini ve tarafları tanımadıklarını beyan ettikleri anlaşılmaktadır.Mahkemece yukarıda açıklanan niteliklere sahip olmayan, murisin ev sahibi ve arkadaşları olan tanık beyanlarına itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur.Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınarak,soruşturma genişletilip, zabıtaca başka komşu işyeri tanığı bulunmadığı bildirilmiş ise de davacı murisi ile aynı dönemlerde komşu işyerlerinde çalışmış ve komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına, resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının bulunabileceği gözetilerek bu kişileri tesbit edip beyanlarına başvurmak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermektir. Kabule göre de,davacının murisi adına tesbit kararı verilmesi gerekirken davacı adına tesbit kararı verilmesi hatalıdır.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 25.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.