Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3267 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 5999 - Esas Yıl 2006
MAHKEMESİ: Ankara 13. İş MahkemesiTARİHİ: 26/01/2006NUMARASI: 1253-44Davacı, Kurum tarafından yaşlılık aylığının üzerine konulan haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Davacı vergi borcu nedeniyle SSK.'dan aldığı yaşlılık aylığı üzerine haciz konulduğunu, oysa 506 sayılı Yasa'nın 121. maddesi uyarınca yaşlılık aylığının haczedilemeyeceği ileri sürerek haczin kaldırılmasını istemiştir.Mahkemece, istem gibi davanın kabulüne karar verilmiş ise de varılan sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.Uyuşmazlık takip hukuku anlamında, borçlunun haczedilmezlik iddiasına ilişkindir. Davacının vergi borcu nedeniyle Bayındır Vergi Dairesince 6183 sayılı Yasa'ya tabi olarak takip başlatılmış davacının SSK.'dan almakta olduğu yaşlılık aylığı üzerine haciz konulması için anılan Yasa'nın 79. maddesi gereğince SSK.'na haciz ihbarnamesi gönderilmiştir. Davalı Kurum, vergi dairesince gönderilen ihbarname gereğince de yaşlılık aylığı üzerine haczi uygulanmıştır. Yapılan takibin, alacaklısı Vergi Dairesi, borçlusu ise davacıdır, davalı olarak gösterilen SSK sadece alacaklı tarafından konulan haczi uygulamakla yükümlü olan talimat mercii konumundadır.Vergi daireleri ile mükellefler arasında 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulamasından doğan uyuşmazlıklarda vergi dairelerince tesis edilen işlemler idari işlem niteliğinde olduğundan idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için açılacak davalar 2577 sayılı Yasa gereğince idari yargı yerinde (vergi mahkemesinde) çözümlenecektir. Vergi daireleri ile mükellefler arasındaki uyuşmazlık idari yargı yerinde (vergi mahkemesinde) giderilmedikçe adli mahkemeler idareyi bağlayıcı, bir eylem ve işleme zorlayıcı nitelikte karar veremezler.Davaya bakmaya adli yargı yeri değil idari yargı yeri görevli olduğundan mahkemece, dava dilekçesinin yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi gerekirken işin esasının incelenerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirir.O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı Kurumun diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 6.3.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.