Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3150 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 11373 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ : Suluova Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 15/05/2007NUMARASI : 2004/216-2007/170Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davacı ile davalılardan Yılmaz Demirtaş vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda değişiklik yapan 5219 sayılı Yasa'nın 2.maddesi uyarınca 01.01.2006 tarihinden sonra, anılan Yasa'nın 427.maddesindeki kesinlik sınırı, 1.090 .-YTL.’ye çıkarılmış olup, inceleme konusu karar bu tarihten sonra verilmiş ve mahkemece davacı eş G. A.’ın yararına manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin mahkeme kararı kesinlik sınırının altında bulunmuş olmakla, söz konusu maddelere göre hüküm kesin nitelik taşıdığından 01.06.1990 tarih ve E: 1989/3, K: 1990/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararı da göz önünde tutularak davalı Y.D.'ın, davacı eş G.A.yararına manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin karara yönelik temyiz talebinin, kararın kesinlik sınırları içinde kalması nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir2-Dava, sigortalı işçinin iş kazası sonucu ölüm nedeniyle hak sahiplerinin uğramış olduğu maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davacı çocukların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine, davalılar G. San.Tic.Ltd.Şti ile M.B.hakkındaki davanın bu iki davalı lehine düzenlenen 02.08.2000 tarihli ibraname nedeniyle reddine ve davacı eş G.A.yararına 1.000,00.- YTL manevi tazminat ile 1.899,00.-YTL maddi tazminatın davalılar Y. D.ve A.K.tan dayanışmalı olarak alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacılar murisinin davalıya ait işyerinde çalışırken 28.07.2000 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat ettiği, olayın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından iş kazası olarak kabul edildiği, 02.08.2000 tarihli ibranamede davacı annenin, kendisine asaleten ve çocuklarına velayeten kaza nedeniyle oluşan her türlü maddi ve manevi haklarını tam ve noksansız olarak davalılar G.San.Tic.Ltd.Şti ile M.B.den aldığını, bunlara karşı her türlü maddi ve manevi tazminat davalarından feragat ettiğini beyan ve imza ettiği, yargılama sürecinde ise bu belgenin henüz olayın etkisinde iken kendisine baskı ile imzalatıldığını iddia ettiği anlaşılmaktadır. Kusur oranları konusunda kesin fikir sahibi olması mümkün olmayan hak sahiplerinin olaydan sonra verdiği genel ve soyut açıklamayı içerdiği kuşkusuz olan ibranameyi tümden geçerli saymak, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Mevzuatının temel prensibi olan “işçinin korunması temel ilkesi” ne de uygun düşmeyecektir. Konuyla ilgili doğrudan amir bir hüküm bulunmaması nedeniyle ibranın doğruluk ve güven kuralına aykırı olmaması gerektiği gerçeğine sıkıca sarılarak sorun çözümlenmelidir. Kural olarak tazminat alacaklısına yapılmış ödemenin bu miktar ile sınırlı olmak üzere bağlayıcılığı asıldır. Gerçek anlamda ödemeden söz edebilmek için tanzim edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunmaması koşuldur. Ödemenin yapıldığı tarihteki verilerle hesaplanan tazminat ile ödenen miktar arasında açık oransızlığın bulunduğu durumlarda, yapılan ödeme makbuz niteliğinde kabul edilebilinir. Somut olayda ise iş kazası nedeniyle davacıya maddi ve manevi zararlarına karşılık olarak bir ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmadan sonuca gidilmiştirYapılacak iş; meydana gelen iş kazası ve ölüm nedeniyle hak sahibi davacılara maddi ve manevi zararlarına karşılık olmak üzere bir ödeme yapılıp yapılmadığını davalılar G.San.Tic.Ltd.Şti ile M.B.’den sormak, ödeme yapılmış ise bu ödemeyi gösteren işyeri ticari defter ve kayıtlarıyla ödeme belgelerini istemek , ibraz edilememesi durumunda ortada geçerli bir ibranameden söz edilemeyeceği sonucuna varmak; maddi ve manevi zararlarına karşılık olmak üzere davacıya bir miktar ödemeyi gösteren bir belgenin ibraz edilmesi durumunda ise ödenen paranın maddi ve manevi tazminat türüne aidiyetine ilişkin miktarı davacıya varsa ibraz edilecek ödeme belgeleriyle davalılar G. San.Tic.Ltd.Şti ile M.B.’e açıklattırmak suretiyle açıklığa kavuşturulduktan sonra, ödemenin yapıldığı tarihteki veriler esas alınarak gerçek maddi zararı bilirkişiye hesaplattırmak, böylece tazmin edilecek miktar ile buna karşılık alınan meblağ arasında açık oransızlığın bulunup bulunmadığını denetlemek, açık oransızlığın bulunması durumunda maddi tazminata ilişkin ödemeyi "kısmi ifayı içeren makbuz" niteliğinde kabul etmek ve yapılan ödemenin ödeme tarihindeki gerçek zararı hangi oranda karşıladığını saptamak, son verilere göre hesaplanan tazminat miktarından yasal indirimler yapılmak suretiyle belirlenecek gerçek zarardan davalılar G.San.Tic.Ltd.Şti ile M.B.’ün ödeme yaptıkları tarihe göre zararın karşılandığı oranda indirim yapmak, daha sonra kalan miktardan davalıları sorumlu tutmak gerekir. Açık oransızlığın bulunmadığının tesbiti halinde ise davacının, bozma öncesi kararı temyiz etmeyen davalı A.K.dışındaki davalılar hakkındaki maddi tazminat talebinin, tümden reddine karar vermek gerekir. Manevi tazminat istemine gelince, davalı tarafından ibraz edilecek belgeye göre varsa ödenen paranın maddi ve manevi tazminat türüne aidiyetine göre bir miktarının manevi zarara karşılık yapıldığı ibranamenin içeriğinden anlaşılmasına göre, hukuka aykırı bir eylem yüzünden çekilen elem ve üzüntüler o tarihte duyulan ve duyulması gereken bir hal olduğundan üzüntü ve acıyı zamana yaymak suretiyle manevi tazminatın bölünmesi, yeniden dava konusu yapılarak miktarının artırılması olanağı bulunmadığından ve bir defa da istenilmesi gerektiğinden davacı manevi zararını aldığından manevi tazminat isteminin şimdiki gibi reddine karar vermek; meydana gelen iş kazası ve ölüm nedeniyle hak sahibi davacılara manevi zararlarına karşılık olmak üzere bir ödeme yapıldığına ilişkin bir belge ibraz edilememesi durumunda ise ortada geçerli bir ibranameden söz edilemeyeceğinden olayın oluş şekline,müterafik kusur oranlarına, duyulan elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna göre davacı çocuklar yararına manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.3- Kabule göre de,a-Olayın oluş şekline, müterafık kusur oranlarına, husule gelen elem ve ızdırabın derecesine, tarafların sosyal ve ekonomik durumuna, paranın alım gücüne, özellikle 26.06.1966 gün ve 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının içeriğine ve öngördüğü koşulların somut olayda gerçekleşme biçimine, hak ve nesafet kurallarına göre davacı eş G.A.yararına hükmedilen 1.000,00.- YTL manevi tazminatın çok az olduğu da açıkça belli olmaktadır.b-Öte yandan hükme esas alınan bilirkişi hesap raporu ve davacı eş G.A.’a SGK’nca bağlanan gelirin peşin değeri dikkate alındığında davacı eş G. A.yararına hükmedilmesi gereken maddi tazminat miktarı 18.990,00.-YTL olması gerekirken maddi hata sonucu kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrasında bu miktarın 1.899,00.- YTL olarak yazılması da hatalı olmuştur.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacıların ve davalı Y.D.'ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 05.03.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.