Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3106 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 26728 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacılar, iş kazası sonucu maluliyetten doğan manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere, temyiz edenin sıfatına ve temyiz nedenlerine göre davalı ... vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine. 2-Dava, 08.03.2002 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu yaralanan sigortalı ile onun yakınlarının manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davacılardan ... için 50.000,00 TL, davacılardan ... için 7.500,00 TL ve davacılardan ... için 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 08.03.2002 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiz ile birlikte her iki davalıdan alınarak davacılara verilmesine, karar verilmiştir. 818 sayılı Borçlar Kanununun 47 .maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir. Bunun yanında 6100 Sayılı H.M.K.'nın 26.maddesi kapsamında mahkemeler taleple bağlılık kuralına göre tarafların talep sonuçları ile bağlı olup ondan daha fazlasına karar veremezler. Bu açıklamadan olarak somut olayda, ilgililerin kusur dağılımları, tarafların sosyal ekonomik halleri ile özellikle olay tarihi ve kazalının iş göremezlik oranı gözetildiğinde davacı ... lehine kararlaştırılan manevi tazminat fazla olduğu gibi davacılar vekilince hüküm altına alınması istenen manevi tazminatlar için dava tarihinden itibaren faiz talep edilmesi karşısında Mahkemece talebin aşılması neticesini doğurur şekilde hüküm altına alınan tazminatların olay tarihinden faizine karar verilmesi de hatalı olmuştur. O halde davalı ... vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı ...'ya iadesine, 23.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.