Mahkemesi: Afyonkarahisar Asliye Hukuk İş MahkemesiTarih: 20.07.2005No:140-201Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 05.05.1991-20.12.2002 tarihleri arasındaki noksan hizmetlerinin tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, davalı işyerinde 05.05.1991-20.12.2002 tarihleri arasında aralıksız çalıştığının tesbitini istemiş, mahkeme yazılı gerekçelerle istemin reddine karar vermiştir.506 sayılı Yasa'nın 79/10.maddesinde, yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen sigortalılar hakkında hak düşürücü sürenin işleyeceği belirtildiğinden ve davalı işverence, davacının bir kısım çalışmaları işe giriş bildirgeleri ve prim bordroları ile bildirildiğine göre mahkemece giriş ile çıkış tarihleri olan 01.08.1991-28.10.1992 ve 02.08.1993-05.12.1995 tarihleri arasındaki süreler yönünden deliller toplanarak sonuca gidilmesi, çıkış ile giriş tarihleri olan 28.10.1992-02.08.1993 ve 05.12.1995-02.05.1996 tarihleri arasındaki dönemlerin ise hak düşürücü süreden reddine karar verilmesi gerekirken, kararın gerekçesinde belirtildiği şekilde, 19.06.1998 tarihinden önceki çalışmaların hak düşürücü sürenin geçmesi sebebiyle incelenemeyeceğinden, 02.05.1996 tarihinden sonra davacının istemine göre, 20.12.2002 tarihine kadar olan dönem yönünden ise deliller usulünce toplanıp değerlendirilmeksizin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Yasal dayanağını 506 sayılı Yasa'nın 79/10.maddesinden alan bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmanın konusu sürekli veya kesintili olup olmadığı, başlangıç ve bitiş tarihleri ile alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işverenle işçiyle ve işyeriyle ilişkileri dikkate alınmalı, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, talep edilen döneme ait işyeri bordrolarında yer alan ve çalışmaları mümkün olduğunca süreklilik arzeden tanıklar dinlenilmeli, gerektiğinde SSK. mahalli idareler veya zabıta yoluyla tesbit edilerek komşu veya yakın işyerlerinde kayıtlı çalışanlarının beyanlarına başvurulmalı vizite kağıtları, ücret belgeleri gibi kanıtlarda değerlendirilmeli, çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde sağlıklı bir biçimde belirlenmeli ayrıca bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olduğu ve kamu düzenini ilgilendirdiği gözönünde tutularak gerektiğinde doğrudan soruşturma genişletilmek suretiyle deliller olabildiğince toplanarak sonuca gidilmelidir. Yargıtay hukuk Genel Kurulu'nun 2005/21-495-582, 2005/21-409-413, 2004/21-479-578, 2003/21-634-575 ve 1999/21-549-555 sayılı kararlarıda bu yöndedir.Mahkemece yukarıdaki açıklamalar nazara alınarak 01.08.1991-28.10.1992 ve 02.08.1993-05.12.1995 tarihleri ile 02.05.1996-20.12.2002 tarihleri arasındaki süreler yönünden bu tarihler arasında işyeri bordrolarında yer alan tanıklar ve gerektiğinde komşu veya yakın işyeri çalışanlarının beyanlarına başvurularak, davacının işyerinde geçen çalışmalarının üretime yönelik olmayıp traktör şoförü olması sebebiyle taşımacılığa yönelik olduğu dikkate alınarak, işyerinin kapsama, kapasitesi, niteliği ve işyerinde çalışan başka şoförlerin bulunup bulunmadığı da araştırılıp toplanan deliller birlikte değerlendirilerek ve özellikle hizmet akdinin unsurlarından olan bağımlılık unsurunun bir başka deyişle, çalışmanın işverenin emir ve gözetimi altında hazır beklemek şeklinde geçip, geçmediği de tartışılarak sonuca gidilmelidir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde bulundurulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile istemin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 05.03.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.