MAHKEMESİ :İş MahkemesiDavacılar, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.K A R A R Dava, 28.12.2011 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemlerine ilişkindir.Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,Mahkemece, maddi tazminat davasının kabulüne, manevi tazminat davalarının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya kapsamından, davacıların murisi Yüksel Besli'nin, davalı ...'ne bağlı olarak hizmet veren ... Barajında bekçi olarak görev yaptığı, olay günü barajın su seviyesini kontrolden dönerken baraj sahası içerisinde beslediği kendisine ait büyükbaş hayvanının yanına gittiği, bu sırada üzerinde çıktığı kayadan düştüğü ve yukarıdan kayan büyük kaya parçasının altında kalarak ağır yaralandığı, kaldırıldığı hastanede ise kurtarılamayarak vefat ettiği anlaşılmaktadır.İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu olay tarihinde yürürlükte bulunan İş Kanunu'nun 77. maddesinin açık buyruğudur. Bu kapsamda işveren özen yükümlülüğü kapsamında alması gereken önlemleri almamış ve bu nedenle de zararlandırıcı bir olay meydana gelmiş ise akti yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverenin bu zarardan sorumlu tutulacağı tartışmasızdır. Fakat işverinin almadığı yada eksik aldığı bu önlemler ile zararlandırıcı olay arasında nedensellik olması esastır. Diğer bir ifade ile eğer zararlı netice ile işverence hiç alınmayan yada eksik alınan önlemler arasında doğrudan bir bağ kurulamıyor ise bu zararlı neticeden işverenin sorumlu tutulması doğru olmayacaktır. Aksinin kabulü işverenin oldukça geniş sınırlar içeren akti sorumluluğunun sınırlarının dahada genişletilmesi olur ki bu kabul edilebilir bir hal değildir. Yine kaza ile işverence alınmayan önlemler arasında uygun illiyet bağının bulunması da işverinin sorumluluğu için esastır.Ayrıca şunu belirtilmekte de fayda vardır. Teknik bilgi gerektiren hallerde mahkemelerce konusunda uzman kişilerden bilirkişi raporu alınması gerekli olmakla birlikte bilirkişilerin raporundaki değerlendirmelerin mahkemelerce denetlenmesi, gerektiğinde mahkemece ek rapor alınması, ek rapora rağmen bilirkişi değerlendirmesinin oluşa uygun düşmediği tespit olunması halinde ise gerekirse bir başka bilirkişi heyetine olayın inceletilmesi gerekir.Somut olayda; 14.11.2013 tarihli kusur bilirkişi raporu hükme esas alınmışsa da bu rapordaki değerlendirmeye göre varılan sonuç hatalı olmuştur. Zira bir işverenin çalışanına karşı özen yükümlülüğü bulunmakla birlikte buradaki akdi yükümlülüğü sınırsız değildir. Eğer zararlandırıcı olay kazaya uğrayanın ağır kusurundan kaynaklanmışsa illiyet bağının kesilmesi söz konusu olacaktır. Bu kapsamda davacılar murisi sigortalının davalı işveren için yaptığı bekçilik işi ile ilgisi bulunmayan kendi hayvanını kontrol etme işi sırasında ve yine %60-70 eğimli arazide üzerine çıkılması halinde yerinden kayma ihtimali yüksek bulunan bir taşın üzerine çıkmasının yargılama konusu kazanın asıl sebebi olduğu açıktır. Hal böyle olunca da işverenin bu mezkur olayda özen yükümlülüğü kapsamında alabileceği bir tedbirin bulunduğundan ve giderek sorumluluğunu gerektirecek bir kusurunun olduğundan bahsetme imkanı bulunmamakta olup bu sebeplerle davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı DSİ vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden taraflardan davalıya iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden taraflardan davacılara yükletilmesine, 23/02/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.