MAHKEMESİ: Kırşehir 1.Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTARİHİ: 24/05/2007NUMARASI: 2006/102-2007/175Davacı, 1.10.1984-27.3.1994 tarihleri arasında çakışan SSK sigortalılığı dışında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve 26.1.2006 tarihinden itibaren emekliliğe hak kazandığının tespitiyle, aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Bağ-Kur’un diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.2-Dava, davacının 01.10.1988-27.03.1994 tarihleri arasında 506 sayılı Yasaya tabi çalışmaları dışında kalan sürelerde 2926 sayılı Yasa’ya tabi tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve davacının 26.01.2006 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile aksi yöndeki davalı kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.Mahkemece davacının 506 sayılı Yasaya tabi çalışmaları dışında kalan 01.05.1988-27.03.1994 tarihleri arasındaki sürede tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun ve muhtarlıkta geçen süreler de dahil olmak üzere 16 yıl 11 gün hizmeti bulunduğundan 26.01.2006 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile aksi yöndeki Kurum işleminin iptaline karar verilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasa’nın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve SSK’lı çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının, 29.05.1984 tarihinde 2926 sayılı Yasaya tabi tarım Bağ-kur sigortalısı olarak resen tescil edildiği, 15.04.1988 tarihinde başlayan kısa süreli 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmalarından dolayı terkin edildiği, teslim ettiği ürün bedellerinden 1996 ila 2005 yılları arasında prim kesintilerinin bulunduğu, 26.12.1996 tarihinde birkez 112.000 TL. prim ödediği, 01.01.1987 tarihinden itibaren Ziraat Odası kaydı ile 18.10.1982 tarihinden itibaren de Tarım Kredi Kooperatifi kaydının devam ettiği, adına kayıtlı zirai arazisinin bulunduğu, SSK şahsi sicil dosyasında bulunan hizmet cetveline göre 1973 ve 1974 yıllarında 384 gün ile 15.04.1988-01.05.1988 tarihleri arasında 14 gün kısa süreli SSK’lı çalışmalarının bulunduğu, davacının 27.03.1994-19.04.1999 tarihleri arasında muhtarlıktan dolayı 1479 sayılı Yasaya tabi Bağ-kur sigortalısı olduğu, 29.05.1984-14.04.1988 tarihleri arasındaki döneme ilişkin olarak 148.050,00 TL prim ve ceza borcunun olduğu ayrıca 01.05.1988-27.03.1994 tarihleri arası dönem yönünden sigortalı kabul edilmediğinden prim borcunun bulunmadığının kurumca bildirildiği, davalı Kuruma yapmış olduğu tahsis başvurusunun SSK lı çalışmalardan dolayı sigortalılığının 14.04.1988 tarihinde durdurulması nedeniyle hizmet süresinin yeterli olmadığından reddedildiği anlaşılmaktadır. 2926 sayılı Yasa'nın yaşlılık aylığına ilişkin 16. ve 17. maddeleri 24.07.2003 tarihli 4956 sayılı Yasa'nın 56. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış, 2926 sayılı Yasaya 4956 sayılı Yasa ile eklenen ek 3. madde ile “1479 sayılı Kanunun birinci kısmında yer alan 20 nci madde, ikinci kısım ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci bölümde yer alan maddelerin tamamı, altıncı bölümde yer alan 56 ncı madde dahil 74 üncü maddeye kadar olan maddelerin tamamı ile 76, 78 ve 79 uncu maddeleri, yedinci bölümde yer alan 80 inci maddesi, ek 9, ek 12, ek 13, ek 14, ek 15, ek 16, ek 17, ek 18, ek 19 uncu maddeleri, geçici 10 ve 11 inci maddeleri, 2926 sayılı Kanuna tâbi sigortalılar hakkında da uygulanır” hükmü getirilmiş olmakla kısmi aylığa ilişkin 1479 sayılı Yasanın Geçici 10. maddesine göre ise 15 yıl prim ödeme süresi ile 55 yaşını doldurmuş erkek sigortalıların borcunun bulunmaması ve yazılı olarak başvurması halinde “kısmi yaşlılık aylığına” hak kazanacaklarına ilişkin hükmün somut olaya uygulanması gerekmektedir. Mahkemece, davacının 506 sayılı Yasaya tabi kısa süreli çalışmalarının dışında kalan sürelerde ve 1479 sayılı Yasaya tabi Bağ-kur sigortalılığının başladığı tarihe kadar 2926 sayılı Yasaya tabi sigortalı olduğunun tesbitine karar verilmiş olması doğru olup, davacının 398 gün 506 sayılı Yasa’ya tabi zorunlu sigortalı süresi, 5 yıl 22 gün muhtarlıktan dolayı 1479 sayılı Yasa'ya tabi Bağ-kur sigortalılık süresi ile 9 yıl 9 ay 11 gün 2926 sayılı Yasaya tabi tarım Bağ-kur sigortalılığı olmak üzere toplam 15 yıl 11 ay 11 gün sigortalılık süresi bulunmakla ve tahsis talep tarihi itibariyle 55 yaşını doldurmuş olmakla bu yönlerden yaşlılık aylığı koşulları oluşuyor ise de; tarım Bağ-kur sigortalılığına ilişkin prim borcu bulunup bulunmadığı araştırılmadan yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesi hatalı olmuştur.Yapılacak iş; davacının tespitine karar verilen 2926 sayılı Yasaya tabi sigortalılık süresine ilişkin olarak prim borcu bulunup bulunmadığını davalı Kurumdan sormak,borcu yoksa şimdiki gibi, borcunun bulunması halinde ödemesi için davacıya önel verip çıkacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 20.01.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.