Mahkemesi : Samsun 1. İş MahkemesiTarih : 1.2.2006No : 751-31Davacı ... Üniversitesinde A.K. H. isme ile T. S. A. uyruklu olarak 15.2.1993-14.10.1998 tarihleri arasındaki çalışmalarının SSK kapsamına alınmasına ve bu hizmetlerinin sigortalı hizmetlerine eklenmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Dava, yabancı uyruklu olan davacının davalı üniversite de 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu'nun 34. maddesi gereğince 15.2.1993-14.10.1998 tarihleri arasındaki çalıştığı sürede 506 sayılı Yasa'ya tabi sigortalı olduğunun tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece, davacının 2547 sayılı YÖK Kanununun 34. maddesi gereğince atama tasarrufu ile çalıştığı, taraflar arasındaki ilişkinin hizmet sözleşmesi değil idari sözleşme olduğu ayrıca Türk Soylu Yabancıların Türkiye'de Meslek ve Sanatlarını Serbestçe Yapabileceklerine, Kamu, Özel Kuruluş veya İşyerinde Çalıştırılabilmelerine ilişkin 2527 sayılı Yasa'nın 5. maddesi gereğince bu Kanun kapsamına girenlerin çalıştıkları kamu, özel kuruluş veya işyerinde uygulanan personel, sosyal güvenlik çalışma, çalıştırma ve diğer konulara ilişkin mevzuat hükümlerine tabi olacakları bildirildiğinden işyerinde çalışan emsallarinin devlet memuru olup 657 sayılı Yasa'ya tabi oldukları davacınında bilahare Türk vatandaşı olup 1998 yılından beri 657 sayılı Yasa'ya tabi çalıştığı ve T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olduğu. öncelikle T.C. Emekli Sandığına müracaat ederek idari yargıda dava açması gerektiği ve davaya bakmaya adli yargı yeri değil idari yargı yerinin görevli bulunduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin yargı yolu bakımında reddine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden Irak vatandaşı olup Türk kökenli olduğunu iddia eden davacının 15.2.1993-14.10.1998 tarihleri arasında 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu ve 2914 sayılı Yüksek Öğretim Personel Kanunu gereğince hazırlanan " Tip Sözleşme" ile davalı Üniversitede öğretim görevlisi olarak çalıştığı, bilahare Bakanlar Kurulu Kararı ile Türk Vatandaşlığına kabul edilerek 14.10.1998 tarihinden sonra öğretim görevlisi olarak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olarak çalıştığı anlaşılmaktadır. 657 sayılı Yasa'nın 48. maddesinde devlet memuru olabilmek için Türk vatandaşı olmak, 5434 sayılı Yasa'nın 12. maddesinde de emekli sandığı iştirakçisi olabilmek için öncelikle Türk uyruğunda olmak koşulu getirilmiştir. Davacının ihtilaf konusu dönemde yabancı uyruklu olup Türk vatandaşı olmaması nedeniyle 657 sayılı Yasa'ya tabi olarak çalışması ve 5434 sayılı Yasa'ya tabi sandık iştirakçisi olması mümkün değildir. 506 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde bir hizmet akdine dayanılarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılanların bu kanuna göre sigortalı sayılacakları bildirilmiş, aynı yasanın " sigortalı sayılmayanlar " başlıklı 3. maddesinin II/A bendinde malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının, bir işveren emrinde çalışan ve Türk uyruklu olmayan kimselerden Kurumdan yazılı istekte bulunanlar hakkında ve istek tarihinden sonraki aybaşından başlanarak uygulanacağı bildirilmiş ise de bu hüküm 6.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 29.7.2003 tarihli 4958 sayılı Yasa'nın 57. maddesi ile yürürlükten kaldırılmakla ve 506 sayılı Yasa'nın 3. maddesinde sayılan istisnalar içinde yer almamakla davacının çalışmalarının 506 sayılı Yasa kapsamında değerlendirilendirilebileceğinin kabulü gerekir. Esasen Yüksek Öğretim Kurumlarından Yabancı Uyruklu Öğretim Elamanı çalıştırılması esaslarına ilişkin Bakanlar Kurumunun 15.10.1983 tarihli Kararı'nın 12. maddesinde de bu tür personelden isteğe bağlı olarak 506 sayılı Yasa uyarınca hastalık primi kesileceği belirtilmekle öğretim görevlisi olarak çalıştırılan yabancı uyrukluların 506 sayılı Yasa ile ilişkilendirilebileceğine de işaret edilmiştir. Bir kişinin tabi olacağı Sosyal Güvenlik Kuruluşunun yasal koşullara göre belirlenmesi gerekir. Kişinin çalışma ilişkisinin kimi durumlarda " Kamu Hukuku" ilişkisi olmasına karşın 506 sayılı Yasa kapsamında olması mümkündür. Dosyadaki bilgi ve belgeler itibariyle davacı yönünden hizmet akdinin tüm koşullarının oluştuğu, bu durumda 506 sayılı Yasa'nın 79/10 maddesi gereğince bir tesbit davasının söz konusu olduğu, uyuşmazlığın 506 sayılı Yasa'nın uygulanmasından çıktığı, aynı Yasa'nın 134. maddesi uyanıca da davanın İş Mahkemesinde görülmesi gerektiği ortadadır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınarak davanın esasına girilerek tüm deliller toplanıp 506 sayılı Yasa'nın 2,6,9 ve 79/10. maddeleri çerçevesinde inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı gerekçelerle davanın yargı yolu bakımından reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, fazla alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 26.2.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.