MAHKEMESİ : Nallıhan Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTARİHİ : 05/03/2009NUMARASI : 2008/94-2009/21 Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, husumet nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, davalının devraldığı Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü'ne bağlı Çayırhan Linyit İşletmesinde çalışırken 14.05.2000 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu malul kaldığını beyan ederek maddi zararının ödenmesini istemiştir.Mahkemece, olayın 14.05.2000 tarihinde meydana geldiği, davalının işletmeyi 01.07.2000 tarihinde devraldığı taraflar arasında yapılan devir sözleşmesinin 7.L maddesi gereği TEAŞ (EÜAŞ)'nın sorumlu olacağının hükme bağlandığı, BK.'nun 179. maddesinde öngörülen 2 yıllık devir alan sorumluluk süresinin de dava tarihi itibariyle dolduğu gerekçeleri ile davalı hakkında açılan davanın husumetten reddine karar verilmiş ise de varılan bu sonuç doğru değildir.Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının 14.05.2000 tarihinde TEAŞ Ç. Termik Santrali işyerinde çalışmakta iken iş kazası geçirdiğini ileri sürerek buna ilişkin işyeri vizite kağıdı ile doktor raporunu ibraz ederek dava açtığı Sosyal Güvenlik Kurumunca yapılmış bir iş kazası tahkikatı bulunmadığı, davalı P.Termik Elektrik Sanayi ve Ticaret AŞ. işyerinin işletme hakkını ekli devir sözleşmesi ile 01.07.2000 tarihinden itibaren TEAŞ (EÜAŞ)'dan devraldığı anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, devir sözleşmesinin 7. maddesinde düzenlenen, devreden ve devralanın 3. kişilere karşı sorumluluklarının düzenlendiği 7. maddesi gereğince, devir tarihinden önce oluşan olay nedeni ile devralan davalının sorumlu olup olmayacağı noktasındadır. Davacının, devreden ve devralan şirketler nezdinde çalıştığı yönünde sorun bulunmamakta olup, sözleşmenin tarafları yönünden 3. kişi-işçi konumunda olan davacı yönünden bu sözleşmenin bağlayıcı olmayacağı, özel hukuk tüzel kişileri arasında yapılan devir sözleşmesinin sadece tarafları bağlayacağı aksinin kabulünün ise BK.'nun genel hükümlerine aykırılık oluşturacağı açıktır. Bu nedenle anılan yasa'nın 179. maddesi gereğince devralan davalı şirketin sorumlu olduğu ve davalı sıfatının bulunduğu ortadadır. Ayrıca, mahkemenin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 17.10.2007 gün ve 21/664-745 sayılı ilamında da açıklandığı üzere, BK.'nun 179. maddesinde düzenlenen ve devreden şirketin iki yıllık müteselsilen sorumluluk süresinin hatalı yorum ve gerekçe ile devir alandavalı şirkete ait bir süre olarak değerlendirmesi de hatalıdır. Davalı devralan şirketin sorumluluğu BK. 179. maddesine dayanmakta olup, süre ile sınırlı değildir. Madde de iki yıllık sorumluluk süresi devredene tanınmış olup, devralan sadece bu süre yönünden müteselsilen, diğer süreler yönünden ise tek başına sorumlu olacaktır.Mahkemece, davalı işveren hakkında açılan davada işin esasına girilerek oluşacak sonuç gereğince karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan yorum ve hatalı değerlendirme sonunda yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.