MAHKEMESİ: Bergama 1. Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTARİHİ: 06/06/2006NUMARASI: 18-312Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine ve işçilik alacağının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Mahkemece davalı vekilinin temyiz isteminin kabul edilen miktara göre davalı bakımından kesin nitelik taşıması nedeniyle reddine karar verilmişsede istek ve hüküm nitelikçe davacının davalıya ait işyerinde çalışmasının ve iş kazası geçirdiğinin tesbitini de içerdiğinden ve tesbit davalarında kural olarak taraflara temyiz yolunun açık bulunmasına göre hükmün kesinlik sınırı içinde kaldığında söz edilemez. Bu nedenle mahkemenin 12.06.2006 tarihli davalı vekilinin temyiz dilekçesinin reddine dair Ek Kararının bozulması ve davalının asıl hükmün temyizini amaçlayan temyiz itirazlarının incelenmesi gerekmektedir.Dava, davacının davalıya ait G. Köyü- K. bulunan taş ocağı işyerinde 15.06.2004-02.07.2004 tarihleri arasında çalıştığı ve 02.07.2004 tarihinde iş kazası geçirdiği iddiasına dayalı ödenmeyen 17 günlük ücret alacağı, 6 ay iş ve güçten kalma nedeniyle geçici iş göremezlik zararı, tedavi gideri ve manevi zararının giderilmesi isteğine ilişkindir.Davalı şirket, davacının işçisi olmadığını ve işyerinde çalışmadığını ileri sürmüştür.Mahkemece davacının davalıya ait işyerinde 15.06.2004-02.07.2004 tarihleri arasında çalıştığının ve 02.07.2004 tarihinde iş kazası geçirdiğinin kabulüyle 600.00 YTL. geçici iş göremezlik zararı, 210.00 YTL. tedavi gideri ve 300.00 YTL. manevi tazminatın davalıdan tahsiline 17 günlük ücret alacağı davalı işverence ödendiğinden ücret alacağı isteminin reddine karar verilmiştir.İşçilik alacağı davasında, temel ilişki olan hizmet akdinin varlığının kanıtlanması ve çalışılan sürenin tesbiti öncelikli sorunu oluşturmaktadır. Davacılar murisi ile davalı arasında varlığı iddia edilen hizmet ilişkisi konusunda yapılacak bu yöndeki bir araştırmanın Sosyal Sigortalar Kurumunun hak alanını da ilgilendirmesi nedeniyle davacılara, sosyal Sigortalar Kurumunu yöntemince davaya dahil etmeleri için önel verilmeli, taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek bir sonuca varılmalıdır.İş kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi zarar ile tedavi giderleri ile ilgili davaya gelince; 506 sayılı Yasa’nın 27. ve müteakip maddelerinde işverenin iş kazasını engeç iki gün içinde Sosyal Sigortalar Kurumuna bildirilmekle yükümlü olduğu, haber verme kağıdındaki bildirilen olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağı hakkında gerekirse Kurumca soruşturma yapılabileceği ve varılan sonucun en geç üç ay içinde ilgililere yazı ile bildirileceği, ilgililerce yetkili mahkemeye başvurularak kurum kararına itiraz olunabileceği, itiraz halinde Kurum kararının ancak mahkeme kararının kesinleşmesiyle kesin hale geleceği bildirilmiştir.Öte yandan Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda ( tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan geçici iş göremezlik ödeneğinin veya bağlanan sürekli iş göremezlik gelirinin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir.Gerçekten, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası; işkazası nedeniyle işverenin sigortalısına karşı, işe Kurumca el koyuncaya kadar sağlık yardımlarını yapma ve vizite kağıdı düzenleme dışında bir yükümlülüğünü hükme bağlamamıştır. Aksine; sözü edilen Yasanın, 14/3 maddesi; iş kazasının oluşumundan itibaren her türlüsağlık yardımları ile Kurumun sorumlu olduğunu kabul etmiştir. Sözü edilen Yasanın iş kazası ve meslek hastalığı sigorta kolunun getiriliş amaç ve nedeni; sigortalıların belirtilen türde bir zararla karşılaşmaları halinde onları doğrudan koruma altına alma ve kendilerine yardım yapacak kuruluşu belirlemektir. Şu duruma göre, bir iş kazası nedeniyle, sigortalının baş vuracağı mercii kendisini bu yönden güvenceye alan, Kurum ve onların sağlık kuruluşlarıdır. İşveren, bu tür zararlandırıcı olayların meydana gelmesi durumlarında; artık sigortalısına karşı muhatap olmaktan çıkar, kurum doğrudan devreye girer. Esasen işveren de belirtilen sigorta kolu nedeniyle Yasanın belirlediği orandan prim ödemek ve ayrıca koşulları varsa, Kurumun yaptığı harcamaları kuruma geri vermekle sorumlu tutulmuştur. Bu nedenle, gerek sigortalı gerekse işveren, iş kazası ve meslek hastalığı sigorta kolundan birbirlerine karşı değil, doğrudan Kuruma karşı sorumludurlar.Somut olayda iş kazası olduğu iddia edilen olayın Sosyal Sigortalar kurumuna bildirilmediği anlaşılmaktadır. Kurumca sigortalıya geçici iş görmezlik ödeneği ödenebilmesi sağlık yardımları yapılabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğinde olup olmadığının tesbiti ön sorundur.Hakim, H.U.M.K.' nun 46. maddesi uyarınca, aralarında bağlantı bulunduğu iddiası ile birlikte açılmış davalarda yargılamanın daha iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış davaların davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiğilinden ayrılmasına karar verebilir.Davaya konu istemlerin yasal dayanaklarının ve buna bağlı olarak yapılacak inceleme ve araştırma yöntemlerinin farklılığı, temel ilişkinin kanıtlanmasında izlenecek usul, Sosyal Sigortalar Kurumunun ödemesi muhtemel geçici iş göremezlik ödeneği ile yapacağı sağlık yardımı gibi bir takım farklı olgular nedeniyle, yargılamanın daha iyi ve süratli bir şekilde yürütülebilmesi için davaların ayrılmasında zorunluluk bulunmaktadır.Hal böyle olunca mahkemece davacının diğer taleplerinden maddi ve manevi tazminat ile tedavi gideri istemleri tefrik edilmeli, davacıya Sosyal Sigortalar Kurumunu davaya dahil etmesi için önel verilmeli, taraf teşkili yapıldıktan sonra davacının hizmet tesbiti ve ücret alacağı yönünden işin esasına girilerek bir sonuca varılmalı, maddi ve manevi tazminat ile tedavi giderleri istemi ile ilgili davada ise; davacıya öncelikle iş kazasını Sosyal Sigortalar Kurumuna ihbarda giderek geçici iş göremezlik ödeneği ve tedavi giderinin ödenmesi için müracaatta bulunmak, olayın Sosyal Sigortalar Kurumunca iş kazası olarak kabul edilmemesi halinde Sosyal Sigortalar Kurumu ve hak alanını etkileyeceğinden işverene karşı iş kazasının tesbiti davası açması için önel vermek, tesbit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak sonucuna göre karar vermektir. H.G.K.'nun 07.02.2007 günlü 2007/21-69 Esas, 2007/55 Karar nolu kararıda bu yöndedir.Mahkemece açıklanan doğrultuda işlem yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 22.02.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.