MAHKEMESİ : Trabzon 2. İş MahkemesiTARİHİ : 07/02/2014NUMARASI : 2013/300-2014/40Davacı, 01/06/1995-01/06/2004 tarihleri arasında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine 6111 sayılı kanundan yararlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, davacının 01/06/1995-01/06/2004 tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile 6111 sayılı Yasadan faydalanması istemine ilişkindir Dairemizin, 12/04/2012 tarih ve 2012/5071-5975 E.K. Sayılı bozma ilamı üzerine, mahkemece, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davalarında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması yada ürün tesliminin olması tek başına davanın kabulü için yeterli değildir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti için öncelikle bir prim kesintisinin (tevkifat) bulunması gerekir. Yine bu prim kesintisini (tevkifatı) takip eden yıllarda, tarımsal faaliyete ilişkin olarak, hangi tarımsal ürünlerin yetiştirildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği, bu ürünlerden prim kesintisinin yapılıp yapılmadığı gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir. Öte yandan ilk prim kesintisini izleyen yıllarda, prim kesintisi (tevkifat) veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilip, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının 01/05/2004 tarihinde tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, teslim ettiği ürünlerden ilk defa Temmuz/1995 (bazı belgelerde 1996 yılında) tarihi olmak üzere takip eden Ağustos/1999, 2001, 2002, 2003, 2004 ve 2005 yıllarında prim kesintisi yapıldığı, 1994 yılında ziraat odası kaydının başladığı, kolluk tutanağı ve tanık beyanlarında tarımla uğraştığının belirtildiği, Nisan/2011 tarihinde 6111 sayılı Yasaya yönelik talepte bulunduğu anlaşılmaktadır. Somut olayda, mahkemece ilk tevkifatın hangi tarihte yapıldığı (1995 yılı yada 1996 yılı) net bir şekilde belirlenmeden sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Yukarıda belirtildiği gibi prim kesintisine dayalı tespit davalarında, ilk prim kesintisinin yapıldığı yılı takip eden yıllarda da, prim kesintisinin veya ürün tesliminin yani tarımsal faaliyetin sürekli olması gerekir. Sürekli prim kesintisi ve ürün tesliminden amaç, bunun her yıl yapılabileceği gibi, prim kesintisi veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında devam ettiği durumlarda da tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilir. Bu anlatımlar ışığında, ilk tevkifatın hangi tarihte yapıldığının belirlenmesi gerekmektedir. Yapılacak iş, öncelikle ilk tevkifatın hangi tarihte yapıldığı belirlenerek, 1-) eğer 1996 yılında yapıldığı tespit edelirse, tevkifatın yapıldığı tarihi takip eden aybaşından itibaren tescil tarihi olan 01/05/2004 tarihine kadar tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, 2-) eğer Mayıs/1995 tarihinde yapıldığı belirlenirse bu defa 01/06/1995-31/12/1995 ve 01/09/1999-01/05/2004 tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine 01/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.