MAHKEMESİ : Antalya 1. İş MahkemesiTARİHİ : 28/04/2014NUMARASI : 2013/371-2014/180 Davacı, 01/05/1996-01/05/2002 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine, 6111 sayılı yasadan yararlandırılmasına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı Kurumun, aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, davacının 01/05/1996-01/05/2002 tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti ile 6111 sayılı yasadan faydalanması istemine ilişkindirMahkemece, yazılı olduğu şekilde istemin kabulüne karar verilmiştir.Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş kararları; Kurumun prim alacaklarını Bakanlar Kurulu kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi halinde, Bağ-Kur’un prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi, yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil yükümlülüğüne aykırılık teşkil ettiğinden, prim tevkifatının yapıldığı tarihi izleyen aybaşından itibaren sigortalı olarak kabulü gerektiği yönündedir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının temel koşulu 2926 sayılı Yasanın 2/1 ve 3/b maddelerinde belirtildiği gibi, tarımsal faaliyette bulunmaktır. Prim tevkifatına dayalı tespit davalarında, salt ziraat odası ve kooperatif kaydı gibi belgelerin bulunması yada ürün tesliminin olması tek başına davanın kabulü için yeterli değildir. Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti için öncelikle bir prim kesintisinin (tevkifat) bulunması gerekir. Yine bu prim kesintisini (tevkifatı) takip eden yıllarda, tarımsal faaliyete ilişkin olarak, hangi tarımsal ürünlerin yetiştirildiği, nereye satıldığı veya teslim edildiği, bu ürünlerden prim kesintisinin yapılıp yapılmadığı gibi hususlar da somutlaştırılarak belirlenmelidir.Öte yandan ilk prim kesintisini izleyen yıllarda, prim kesintisi (tevkifat) veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında süreklilik arzettiği hallerde tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilip, bu yıllar için de tespit kararı verilmesi gerekmektedir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının 01/05/2002 tarihinde tarım Bağ-Kur sigortalısı olarak tescil edildiği, Nisan/1996 tarihli prim kesintisi bulunduğu, 1993 yılında kooperatif, 2001 yılında ziraat odası kaydının başladığı, nüfus kayıtlarında davacı ile aynı isimde bir şahsın daha bulunduğu ve bu şahsın tanık olarak beyanının alındığı anlaşılmaktadır.Somut olayda, davacıyla aynı isimdeki diğer şahsın tanık olarak beyanı alınmış ise de, alınan beyan tevkifatın kime ait olduğunu net bir şekilde ortaya koymamaktadır. Çünkü kendisi de ilgili komisyoncuya ürün teslim ettiğini belirtmektedir. Bu nedenlerle tevkifatın davacıya ait olup olmadığı net bir şekilde belirlenmeden, öte yandan 01/01/1997 tarihinden sonraki dönemdede prim kesintisi veya ürün teslimi bulunup bulunmadığı araştırılmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Yukarıda belirtildiği gibi prim kesintisine dayalı tespit davalarında, ilk prim kesintisinin yapıldığı yılı takip eden yıllarda da, prim kesintisinin veya ürün tesliminin yani tarımsal faaliyetin sürekli olması gerekir. Sürekli prim kesintisi ve ürün tesliminden amaç, bunun her yıl yapılabileceği gibi, prim kesintisi veya ürün tesliminin iki yıla kadar olan süre dışında devam ettiği durumlarda da tarımsal faaliyetin sürekli olduğu kabul edilir.Yapılacak iş,1-) öncelikle davacıyla aynı isimdeki diğer şahsın kayıtları incelenerek, gerekirse şahsın tekrar beyanı alınarak tevkifatın davacıya ait olup olmadığını belirlemek, eğer tevkifatın davacıya ait olduğu belirlenirse, 01/05/1996-31/12/1996 tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine,2-) 01/01/1997 tariniden sonraki döneme gelince, yukarıda belirtilen hususlara uygun ayrıntılı araştırma yapılarak bu dönemde prim kesintisi veya ürün tesliminin bulunup bulunmadığını araştırmak eğer varsa şimdiki gibi davanın kabulüne, yoksa davanın bu dönem yönünden reddine karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 01/12/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.