Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2574 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 11641 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Mersin 1. İş MahkemesiTARİHİ: 28/03/2007NUMARASI: 2005/737-2007/148Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 15.08.1992-15.09.1997 tarihleri arasında geçen ve Kuruma eksik bildirilen çalışmalarının tesbitiyle, işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, davalılar vekillerince temyiz edilmesi ve davalı A.Tic. A.Ş. vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine.2-Davacı, 15.8.1992-15.9.1997 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak sürekli çalıştığının tesbitini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.Somut olayda, davacının, işyerindeki çalışmaları işe giriş bildirgelerine, aylık ve üç aylık bordrolara dayanılarak Kurum’a kısmi olarak bildirilmiş ve bildirime uygun olarak da primleri ödenmiştir. Ayrıca, işe giriş bildirgesi ve bordrolar davacı çalışmalarının işyerinde kesintili geçtiğinin karinesidir. Karinenin tersinin ise eşdeğerdeki belgelerle kanıtlanması gerektiği söz götürmez. Başka bir anlatımla, yazılı belgelerin varlığı halinde tanık sözlerine itibar edilemez. Dairemizin, giderek Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşmiş görüşleri de bu doğrultudadır.Dosya içerisinde mevcut olan imzalı ücret bordrolarında davacının kısmi çalışmaları yer almış ve Kurum’a da aynı şekilde bildirim yapılmıştır. Ayrıca, yargılama sırasında davacı vekili tarafından 15.03.1995 tarihli işe giriş bildirgesindeki imzanın davacıya ait olmadığı ileri sürülmüş ve Adli Tıp Kurumu’nca yapılan imza incelemesi sonucunda anılan imzanın davacının eli ürünü olmadığı saptanmıştır. Mahkemece, bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması ve kamu düzenini ilgilendirdiği göz önünde tutularak, ücret bordrolarındaki imzaların da davacıya ait olmadığının ileri sürülmesi halinde, imza itirazı yapılan ücret bordroları üzerinde yöntemince uzman bilirkişiler aracılığı ile imza incelemesi yaptırılmalı, yapılan inceleme sonucu, üzerindeki imzanın davacıya ait olduğu saptanan ücret bordrolarına geçmiş sürelerin dışındaki sürelerle ilgili olarak istemin reddine; ücret bordrosu ibraz edilmeyen veya imzalı olmayan ücret bordrolarındaki veya imzaların davacıya ait olmadığı anlaşılan ücret bordrolarındaki süreler yönünden de davacının çalışmasının kesintisiz olduğunu doğrulayan bordro tanıklarının anlatımları doğrultusunda istemin kabulüne karar vermek ve kıdem tazminatının bu inceleme sonucunda oluşacak hizmet süresine göre yeniden hesaplanması gerekirken, mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı işverene iadesine, 21.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.