MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDavacı, davalılardan işverene ait işyerinde geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılardan ... ( Halk Eğitim Merkezi ) ( Halk Eğitim Merkezi Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü ) ve feri müdahil Kurum vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacının... Kaymakamlığı'na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu'na ait ayakkabı atelyesinde 01/03/1996-30/03/2007 tarihleri arası çalıştığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece kurulan davanın kısmen kabulüne ilişkin hüküm Dairemizin 07/04/2014 tarih ve 2014/3798-2014/6389 E-K. no lu ilamı ile bozulmuş, Mahkemece bozma ilamına “uyma” kararı verilerek yapılan yargılama neticesinde “Davacının davasının kabulü ile, davacının... Kaymakamlığı (Sosyal Dayanışma ve Yardımlaşma Vakfı) ve Milli eğitim bakanlığına bağlı ( Halk Eğitim Merkezi) ait iş yerinde 01/03/1996 ile 30/03/2007 tarihleri arasında çalıştığının ( Sigortalılığa esas hizmet süresi olarak) tespitine,” şeklinde karar verilmiştir.Uyuşmazlık, davacının davalı işyeri nezdinde 04/04/2000 tarihi öncesinde geçen hizmetlerinin üretime yönelik olup olmadığı, çıraklık faaliyeti kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği yönünde Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasanın 3. Maddesinin II/B bendine göre, “Özel Kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları...” uygulanmamaktadır. Davada tespiti istenen dönemde 19.06.1986 tarihinde yürürlüğe giren 3308 sayılı Çıraklık ve Meslek Eğitimi Yasası yürürlüktedir. Belirtilen nedenlerle çıraklık ilişkisi, çıraklık sözleşmesini düzenleyen 3308 sayılı Yasa'daki koşullar dikkate alınarak irdelenmelidir. Öncelikle bir kimseye çırak denebilmesi için o kimsenin durumunun bu özel kanunda çıraklar hakkında yapılan tarife ve nitelendirmeye uyması gerekir. 3308 sayılı Yasa'nın 10. maddesi “ Çırak olabilmek içın aşağıdaki şartlar aranır. a) 14 yaşını doldurmuş, 19 yaşından gün almamış olmak.b) En az ilköğretim okulu mezunu olmak. c) Bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak.(Ek : 29/6/2001 - 4702/9 md.) Ancak, ondokuz yaşından gün almış olanlardan daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanlar, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimine alınabilir.Ağır, tehlikeli veya özellik arz eden mesleklere alınacak çırakların öğrenim ve yaş durumu ilgili kuruluşların görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir.” hükmüne haizdir.Çıraklık Kanunu'na göre kurulan çıraklık okullarında okuyanlar çırak sayılır. Taraflar arasındaki ilişkinin niteliğini belirlemede, bir başka ifade ile davacının dava konusu dönemde çırak olup olmadığına karar verirken çıraklık sözleşmesi hükümlerine göre değil, çalışma ilişkisine bakarak bir sonuca varmalıdır. Gerçekten Çıraklık Sözleşmesinde akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma değil, bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Çırak işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyor ise bu durumda, çıraklık ilişkisinden söz edilemez. Zira burada gerçekleşen; işçinin emeğiyle işyeri ve işverene katkıda bulunmasıdır ki bu da ancak bir hizmet ilişkisi ile söz konusu olur. Öte yandan, davanın yasal dayanaklarından biri 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, Mahkemece bozma ilamına karşı “uyma” kararı verilmek suretiyle yapılan yargılamada, Kurum'a ait 01/09/2014 tarihli cevabî yazı ile “davacının 01/10/1996 tarihli işe girişinin bulunduğu, ancak hizmetlerinin çırak olarak geçmesi nedeniyle uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmadığından bordro verilmediği” ; Kaymakamlığa ait 11/08/2014 tarihli cevabî yazı ile de “ davacının Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü'nde kursiyer olarak çalışması olduğundan davacıya ait şahsî işyeri sicil dosyasının bulunmadığı” hususlarının Mahkemeye bildirildiği, duruşmalarda zabıta araştırması neticesi tespit edilen kamu tanıklarının dinlendiği anlaşılmaktadır.Mahkemece, bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Ancak bozmaya uyulduğu halde, bozma gerekleri yerine getirilmemiştir. 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Somut olayda; davalı işyerinin kamu kuruluşu niteliğinde olduğu,... Kaymakamlığı Halk Eğitim Merkezi ve Akşam Sanat Okulu Müdürlüğü'nce dosyaya sunulan 1995-1997 yıllarına ait öğrenci ücret karnesi ile 1998-2007 yıllarına ait fazla çalışma ücret bordrolarında “kursiyer”, “öğrenci” ibaresinin yer aldığı, davacının ihtilaf konusu işe giriş bildirgesinin verildiği 01/03/1996 tarihinde 14 yaşında olduğu anlaşılmakla davacının davalı işyerinde geçen çalışmasının ne şekilde olduğu ve çıraklık süresinin ne kadar sürdüğünün hiç bir tereddüte yer vermeden belirlenmeksizin Mahkemece yazılı şekilde sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Yapılacak iş; davacının çalışmalarının geçtiğini ileri sürdüğü işyerinin bir kamu kuruluşu oluşu, kamu kuruluşlarında çalışanların kayıtlara geçirilmesi ve ücret ödemelerinin belgelere dayandırılmasının asıl olduğuna dair Dairemizce kabul edilen ilke gereğince ve ücretin de davacıya “kursiyer, öğrenci” kaydıyla ödenmiş olması karşısında, Mahkemece 506 sayılı Yasa'nın 3/II-B maddesi göz önünde bulundurularak ihtilaf konusu olan 01/03/1996- 04/04/2000 tarihleri arasında davacının davalı işyerinde geçen çıraklık döneminin ne kadar sürdüğünün hiçbir tereddüte yer verilmeksizin titiz bir şekilde belirlendikten sonra oluşan sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.Mahkemece yukarıda açıklanan bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmadan yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde davalı Kurum ve davalı Bakanlık vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 19/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.