Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2508 - Karar Yıl 2009 / Esas No : 19171 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: Ordu İş MahkemesiTARİHİ: 22/05/2008NUMARASI: 2008/108-2008/298Davacı, SSK.'lı süreler hariç 1.6.1990-4.1.2007 tarihleri arası tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Dava, davacının 1.6.1990-4.1.2007 tarihleri arasında 1.4.1994-4.5.1994 tarihleri arasındaki çakışan 506 sayılı Yasa'ya tabi çalışmaları dışında tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine ilişkindir.Mahkemece uyulan bozma kararı sonucunda davacıya delil ibrazı için kesin mehil vererek, resen araştırma yapmadan, 5.1.1991-1.9.2003 tarihleri arasındaki döneme ilişkin istemin reddine 1.6.1990-9.9.1990 ve 1.9.2003 ve dava tarihi arasında dönemle ilgili ihtilaf bulunmadığından hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan p. e. İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır. 15.10.2007 tarihli bozma ilâmında 6701010241878 ve 14368945 sigorta sicil kayıtlarının ya da kayıtlı 506 sayılı Yasa’ya tabi çalışmaların davacıya ait olup olmadığı açıkça belirlenmesi, ancak 10.9.1990 tarihinden sonraki dönem yönünden 2926 sayılı Yasa’nın10. maddesinde sayılan ve tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olan kayıt, bilgi ve bulgular ile 506 sayılı Yasa’ya tabi çalışmasının ilk olarak başlayıp sona erdiği tarihten sonra 10. maddede yazılı kayıtların bulunup bulunmadığını araştırmak, davacının tapusuz gayrı menkulü var ise edinme tarihini tesbit etmek, davacıya ürün sattığı kişi ve Kuruluşları açıklattırmak ürün bedelinden kesinti yapılıp yapılmadığını sormak varsa belgelerini getirmek ve sonuca göre karar vermek gereğine değinilmiştir.Mahkemece bozma ilamına uyularak davacıya tüm delillerini ibraz etmesi için 30 günlük kesin süre verilerek bozma ilamındaki hususlar yerine getirtilmeden resen araştırma yapılmadan sonuca gidilmiştir. 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca bozma, kararına uyan mahkeme artık bozma kararı gereğince işlem yapmak ve hüküm kurmak zorundadır.Yapılacak iş; davanın kamu düzenini ilgilendirdiği, davada resen araştırma ilkesinin uygulandığı gözetilerek bozma kararı doğrultusunda araştırma yapılarak davacının temyiz dilekçesi ekinde sunduğu belgede değerlendirmek ve bu belge doğrultusunda davacının zirai taşınmazlarını çocuklarına devrettiği gözetilerek ihtilaf konusu dönemde bu zirai taşınmazlar üzerinde davacının mı yoksa bizzat çocuklarının mı ziraat yaptığı da araştırılarak çıkacak sonuca göre bir karar vermektir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 23.2.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.