Mahkemesi : Niğde İş MahkemesiTarih : 24.2.2006No : 80-21Davacı yurtdışı hizmet borçlanma bedelinin talep tarihi olan 30.6.2006 tarihinde 2 dolar olması nedeniyle bu tutardan hesaplanması gerektiğinin tesbitiyle, aksi yöndeki kurum işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, 3201 sayılı Yasaya göre yaptığı ve bedelini günlüğü 2 dolardan ödediği borçlanmanın geçerli olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya aykırıdır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 3201 sayılı Yasanın “döviz ile değerlendirme” başlığı altındaki 4.maddesine göre, “sosyal güvenlik kuruluşlarınca döviz ile değerlendirilecek sürelerin her bir günü için tahakkuk ettirilecek prim, kesenek ve karşılık borcu tutarı bir dolardır. Dövizin cinsi ve miktarı Bakanlar Kurulu Kararı ile değiştirilebilir. Değişen miktar, tahakkuk ettirilmiş borçlarının tamamını ödememiş olanların bakiye borç sürelerine de uygulanır.” Öte yandan aynı yasanın Geçici 2.maddesine göre, 4 üncü madde hükümlerine göre tahakkuk ettirilen borç miktarı, ödeme tarihindeki doların Türk Lirası karşılığı esas alınarak hesap ve tahsil edilir.Somut olayda davacının, Yurtdışında çalışarak geçirdiği 1973-1995 yılları arasındaki hizmetlerini 3201 sayılı Yasaya göre borçlanmak için davalı Kuruma 30.6.2004 tarihinde başvurduğu, ancak 10.5.2005 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 22.4.2005 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla sosyal güvenlik kuruluşlarınca döviz ile değerlendirilecek sürelerin her bir günü için tahakkuk ettirilecek prim, kesenek ve karşılık borcu tutarı 2 dolardan 5 dolara çıkarıldığından Kurumun 14.7.2005 tarihli yazıyla davacıya 12.990.- dolar ödemesi gerektiğini bildirdiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacının talepte bulunduğu 30.6.2004 tarihinden 1 yıl, 14 gün sonra Kurumun borçlanma bedelini davacıya 14.7.2005 tarihinde bildirdiği ve böylece borçlanma işlemlerinin geciktiği, bu gecikmeye bağlı olarak borçlanma bedelini 5 dolara çıkaran Bakanlar Kurulu kararının davacıya da uygulandığı açıktır. Oysa 506 sayılı Yasa’nın 116.maddesinde de öngörüldüğü gibi Kurumun işlem yaparken öngördüğü makul süre 3 aylık bir süredir. Mahkemece yapılacak iş, borçlanma işlemlerinin gecikmesinde eksik evrak ibrazı, adres değişikliğini bildirmemek gibi davacıya yüklenebilecek bir kusurun bulunup bulunmadığı araştırılarak davacının kusurlu eylemi sonucu bir gecikme söz konusu değil ise şimdiki gibi davanın kabulüne, gecikme davacının kusurundan kaynaklanıyorsa davanın reddine karar verilmesinden ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidirO halde, davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 22.2.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.