Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2482 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 5148 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ : Gaziantep 1. İş MahkemesiTARİHİ : 02/01/2007NUMARASI : 2005/1343-2007/29Davacı, davalı işveren nezdinde 10.8.2003-1.7.2005 tarihleri arası çalıştığının tesbiti ile işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildiDava, davacının davalı işverene ait bağ evi işyerinde 10.08.2003-01.07.2005 tarihleri arasında kesintisiz geçen çalışmalarının tesbiti ve işçilik alacaklarının davalı işverenden tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, işçilik alacakları davasının hizmet davasından ayrılmasına dair verilen karar doğru ise de; tespit isteminin kabulüne karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olup usul ve yasaya aykırıdır.Somut olayda uyuşmazlık, fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79/10.maddesinde bu tür hizmet tesbiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunlara destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür.Somut olaya gelince; mahkemece açıklanan şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan tanıklar davalı işverenin kayıtlı çalışanı olmadıkları gibi, zabıta marifetiyle usulüne uygun olarak tespit edilmiş ve işyerine o tarihte komşu olan, bağ evi sahibi işveren veya bu işyerlerinde çalışan kayıtlı komşu işyeri çalışanı kişilerden de olmamaları nedeniyle, tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek, tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Yapılacak iş; varsa S.S.K.'dan davacının sigorta dosyasını getirtmek, işyerinin 506 sayılı Yasa kapsamına alınıp alınmadığını S.S.K'dan sormak, ihtilaf konusu dönemde davacının davalıya ait bağ evinde oturup oturmadığını ve dinlenen tanıkların komşu işyeri tanığı olup olmadıklarını zabıta marifetiyle araştırmak, tanıkların komşu işyeri tanığı olmadıklarının anlaşılması halinde; zabıta marifetiyle tespit edilecek, işyerine o tarihte komşu olan, yörede benzer bağ evi bulunan işverenler ile bu işyerlerinde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanlarının bu kayıtları celbedilerek çalışmanın niteliği ile gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde yöntemince beyanlarını almak, çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 sayılı Yasanın 2, 6, 9 ve 79/8. maddeleri gereğince kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.O halde, davalı Kurum ve işveren vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı M.A.T.e iadesine, 19.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.