Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 2409 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 4376 - Esas Yıl 2009
MAHKEMESİ : İzmir 11. İş MahkemesiTARİHİ: 04/02/2009NUMARASI: 2008/656-2009/11Davacı-karşı davalı 01.05.1985-22.11.2005 tarihleri arasında almış olduğu yetim aylığından dolayı Kuruma borçlu olmadığının ve geri ödeme yükümlülüğü bulunmadığının tespitine,Davalı-karşı davacı Kurum ise, yersiz yapılan ödemelerin tahsili için başlatılan icra takibine davalının borca itirazının iptaliyle takibin devamına karar verilmesini istemişlerdir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davacı-karşı davalının davasının kabulüne, davalı-karşı davacı Kurumun davasının reddine karar vermiştir.Hükmün davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, babası M.C.dan aldığı yetim aylığında 01/05/1985-22/11/2005 tarihleri arasında yapılan ödemeler nedeniyle, kuruma 9.064,22 TL borçlu olmadığının tespiti ile aksine kurum işleminin iptalini, birleşen dava ile de davacı-karşı davalı kurum vekili, davalı-karşı davac?? N. K.ın İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2006/1263 Esas sayılı takip dosyasında ileri sürdüğü borca itirazının iptali ile icra takibinin devamına karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, davanın kabulü ile davacı N.K.ın davalı kurumun 28/10/2005 gün ve 848437 sayılı borçlandırma tasarrufuna ilişkin işleminin iptali ile 3/276813 sayılı tahsis dosyasından 01/05/1985-22/11/2005 döneminde yersiz olarak ödenen ölüm aylıklarından dolayı davacının davalı kuruma 9.064,22 TL borçlu olmadığının tespitine, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacıya, 25/09/1983 tarihinde ölen, sigortalı annesinden dolayı 01/11/1983 tarihinden itibaren 506 sayılı Yasa gereğince ölüm aylığı bağlandığı, bu aylığını almakta iken kurum sigortalısı babası M.U.ın 03/03/1985 tarihinde ölümü nedeni ile de 3/276813 no'lu tahsis dosyasından 01/05/1985 tarihinden başlayarak 506 sayılı Yasa'nın 68. maddesine göre ölüm aylığı bağlandığı, babasından aylık isteminde bulunduğu sırada imzaladığı matbu beyan ve taahhüt belgesinde anneden de ölüm aylığı almakta olduğuna ilişkin bir açıklamanın bulunmadığı, davacıya anne ve babadan ayrı ayrı bağlanan aylıkların tam aylık olarak bağlanıp ödendiği, kurumun 2005 yılında 506 sayılı Yasa'nın 92. maddesi gereğince babadan bağlanan aylığı yarıya indirerek, 01/05/1985-22/11/2005 tarihleri arasında fazla ödenen 9.064,22 TL yi geri istediği ve davacı hakkında da birleşen davaya konu icra takibine başladığı anlaşılmaktadır.Mahkemenin , 506 sayılı Yasa'nın 92. maddesi gereğince babadan bağlanan aylığının yarıya indirilmesine ilişkin kurum işleminin yerinde olduğu yolundaki kabulü doğrudur. Ne var ki, davacının bu işlem nedeni ile, B.K. 63. maddesine dayalı olarak iyi niyetli olduğunun ve bu nedenle iade ile sorumlu olmadığından davacının kuruma 9.064,22 TL borcunun olmadığının tespitine ilişkin kabulü yasaya uygun değildir. 506 sayılı Yasa'nın 121. maddesinde yanlış ve yersiz ödendiği anlaşılan her türlü gelir, aylık ve sigorta yardımlarının anılan yasanın 84/sonuncu maddesi saklı kalmak kaydıyla ilgililerin her çeşit istihkaklarından kesilmek suretiyle geri alınacağı açıkça bildirilmiştir. Ancak, 31/05/2006 gün ve 5510 sayılı Yasa'nın 96. maddesi ile yersiz ödemelerin geri alınmasına ilişkin özel yasal düzenleme yapılmıştır. Dava tarihinde yürürlükte olan bu madde hükmü gereğince davacının iade ile yükümlü olduğu miktarın belirlenmesi gerekirken genel hükümler gereğince değerlendirme yapılıp ihtilafa uygulanma olanağı bulunmayan B.K. 63. maddesine dayanılarak sonuca gidilmesi isabetsiz olmuştur.Yapılacak iş; Davacının babasından bağlanan tam aylığının, kurumca sonradan yarıya indirilmesi ile oluşan, fazla ödeme miktarı belirlenerek 5510 sayılı Yasa'nın 96. maddesi gereğince değerlendirme yapılarak bu maddedeki şartlara göre oluşacak sonuç uyarınca bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmektedir. O halde davalı kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08/03/2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.