Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 236 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 22903 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Nevşehir 1.Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTARİHİ : 10/07/2014NUMARASI : 2014/166-2014/335Davacı, yurtdışında çalışmaya başladığı tarihin Türkiye içinde sigortalılık başlangıç tarihi olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, 10.12.1956 doğumlu davacının Almanya'da rant sigortasına girdiği 02.10.1972 tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabulü istemine ilişkindir.Mahkemece, davacının borçlanma talebinin ve ödemesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.5510 sayılı Kanun'un 38.maddesine göre malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı; sigortalının, 5417, 6900, 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya 5510 sayılı Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edilir. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır.Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.3201 sayılı Kanun'un 17.04.2008 tarih ve 5754 sayılı Kanun ile değişik 5.maddesinin son fıkrasında "Sosyal güvenlik sözleşmesi yapılmış ülkelerdeki hizmetlerini, bu Kanuna göre borçlananların, sözleşme yapılan ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak dikkate alınmaz." hükmü yer almakta ve 6552 sayılı Kanun'un 29.maddesi ile 3201 sayılı Kanun'un 5.maddesinin beşinci fıkrasına eklenen cümle ile “Ancak, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce âkit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların âkit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih, ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.” düzenlemesi yapılmış ise de Anayasa'nın 90.maddesi uyarınca yöntemine göre yürürlüğe girmiş uluslararası sözleşme hükümleri 3201 sayılı Kanunun 5.maddesinden önce uygulanma önceliğine sahip olduğundan ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi bulunan ülkelerde ilk defa çalışmaya başlanılan tarihin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak kabul edilebilmesi için 3201 sayılı Yasa kapsamında borçlanma talebinde bulunulması veya kısmen de olsa borçlanma bedelinin ödenmesi zorunlu değildir. Uluslararası sözleşmelere konulan bu yöndeki hükümlerin amacı; yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının ülkemize dönmesi halinde uzun vadeli sigorta kollarından sağlanan haklar yönünden önem arz eden sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesinde ülkemizde çalışan sigortalılar ile aynı koşullara tabi tutmak olup bu hüküm 3201 sayılı Yasa'da yer alan yurtdışı borçlanma hükümlerinden bağımsız bir sosyal güvence olduğundan uygulanması için borçlanma koşulu da aranmaz.Yurtdışında çalışan Türk vatandaşlarının yurtdışında geçen hizmetlerinin borçlandırılarak ülkemiz sosyal güvenlik mevzuatına malullük, yaşlılık ve ölüm (uzun vadeli sigorta kolları) hallerinde Türkiye’de geçmiş hizmet gibi değerlendirilmesini sağlamak amacıyla yürürlüğe giren 30.05.1978 tarih ve 2147 sayılı Kanun ile 08.05.1985 tarih ve 3201 sayılı Kanun'ların kendilerinden önce yürürlüğe giren uluslararası sözleşmeler ile yabancı bir ülkede çalışan Türk vatandaşlarına tanınan sosyal güvenlik haklarını koşula bağlaması, ortadan kaldırması veya sınırlaması da Anayasa'nın 90.maddesinin açık hükmü karşısında mümkün değildir.Öte yandan yaşlılık aylığı talebinin bulunmaması, uluslararası sözleşme hükmüne dayalı olarak yalnızca sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine engel değildir. Sigortalıların çalışma veya borçlanma sonrasında hangi koşullar altında aylık almaya hak kazanacaklarını bilmeleri ve böylece hukuki güvenceye sahip kılınmaları sosyal hukuk devletinin gereğidir. Aksi hal sigortalıların çalışmaya ne zaman son vereceklerini veya ne kadar prim ödemeleri gerektiğini bilmemeleri sonucunu doğurur. Uluslararası sözleşme hükmünden yararlanamayarak başlangıç tespiti yoluyla daha lehe olan aylık bağlama koşullarına kavuşamayan (öğrenemeyen) bir sigortalının, aylık bağlama koşullarının ne olduğunu bilmesi ve buna göre çalışmasını sonlandırması, prim ödemesi ve aylık talep etmesi mümkün olmadığına göre, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesine dayalı olarak yalnızca sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine yönelik bir davanın açılması mümkündür.Somut olayda, 506 sayılı Kanun'un Geçici 54.maddesi de gözönünde bulundurularak, davacının yurt dışında fiili çalışmasının bulunduğu 02.10.1972 tarihinin ülkemizde sigortalılık başlangıç tarihi olarak tespitine karar verilmesi gerekirken 3201 sayılı Yasa kapsamında prim ödemesi bulunmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 15.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.