Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2325 - Karar Yıl 2008 / Esas No : 5097 - Esas Yıl 2007





MAHKEMESİ: Mersin 1. İş MahkemesiTARİHİ: 18/07/2006NUMARASI: 2005/1392-2006/589Davacı, zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı haricinde 6.6.1984-31.12.1998 tarihleri arası isteğe bağlı sigortalı olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildiDavacı, 6.6.1984-31.12.1998 tarihleri arasında zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı haricinde kalan ve primi ödenen sürelerin isteğe bağlı sigortalılık süreleri olarak değerlendirilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davacının 6.6.1984-31.12.1998 tarihleri arasında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğu gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiş ise de varılan bu sonuç usul ve yasaya uygun değildir.Gerçekten, davacının anılan bu süreler içersinde davalı Bağ-Kur tarafından sürekli sigortalı sayılmadığı vergi kaydı ve prim ödemelerine göre toplam 5 yıl 7 ay 19 gün sigortalılık süresi belirlendiği açıktır. Dosyadaki bilgi ve belgelerden, davacının U.Vergi Dairesi Müdürlüğünde kayıtlı Şaraf ve Meşrubat Pazarlama işinden dolayı 1.1.1985 tarihinden itibaren kayıt ve tescili yapılmış ise de, sonradan yapılan Kurum işlemi ile Kırahathane işinden dolayı 6.6.1984-27.10.1984 tarihleri arasında vergi kaydının olduğu anlaşılmakla Bağ-Kur tescil tarihinin 6.6.1984 olarak değiştirildiği, davacının vergi kaytılarının sırasıyla; 6.6.1984 - 27.10.1984, 1.11.1985 - 1.3.1986, 1.8.1987 - 25.8.1987 ,20.11.1987-23.5.1990 ve 24.5.1990-30.10.1991 tarihleri arasında olup, Kahveciler oda kaydının 22.6.1984-29.3.2002 ve Esnaf Sicil Memurluğu kaydınında 4.6.1990-3.1.2001 tarihleri arasında olduğu anlaşılmaktadır. Davacının kurumca kabul edilen 1479 sayılı Yasaya tabi sigortalılığında, vergiye kayıtlı olduğu tarihlere göre, hizmet verilip 1.12.1998 tarihinde İş Başvuru formu verdiği, 23.12.1998 tarihleri borç bildirimi ve taksitlendirme taahhütnamesi ile 23.12.1998 tarihine kadar olan 429.100.000 TL. prim ve gecikme zammı borcunu taksitle ödemeyi taahhüt edip aynı gün ilk taksit tutarı olan 48.000.000 TL.'yi ödediği, kalan borcunu ise 15.1.1999'da 215.000.000 TL., 9.5.2001'de 225.500.000 TL. olarak ödediği prim ödeme belgesinden anlaşılmaktadır. Dosyadaki sorun, 1479 sayılı Yasa'nın 24. ve 25. maddeleri gereğince davacının yasa kapsamında olduğu sürelerin belirlenmesi ve yapmış olduğu ödemelerin geriye yönelik olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktasındadır.Mahkeme, davacıyı devam eden oda ve sicil kaydı gereğince 6.6.1984-31.12.1998 tarihleri arasında da zorunlu sigortalı olduğundan, davacının kurumca sayılmayan sürelere ilişkin isteğe bağlı sayılma talebini reddetmiş ise de verilen bu hüküm davacının sigortalılık süresini ve kapsamını belirlemeye yönelik olmadığı gibi bir tesbit hükmünü de içermediği hükmün bu yönü ile HUMK.'nun 388. ve 389. maddelerine uygun olmadığı görülmektedir.Kişilerin sosyal güvenlik hakkı Anayasal bir hak olup somut olayda da davacının sosyal güvenlik hakkının kapsamının belirlenmesi gerektiği ortadadır. Bu halde mahkemece yapılacak iş, davacının 1479 sayılı Yasa kapsamında ve statüte olduğu süreleri açıkça belirlemek ve de statüte sayılmasa bile, yukarıda açıklanan prim ödemesinin geriye yönelik olarak hangi yılları kapsadığı fazla ödeme ile dava konusu süreye ilişkin primlerin alınıp alınmadığını açıkça kurumdan sormak, alındığı tesbit edildiğinde ise de, Yargıtay H.G.K.'nun 1.10.1997 gün 1997/10-578 Esas, 1997/758 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere M.K.'nun 2. maddesi gereğince işlem yapılıp yapılmayacağını belirleyerek oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmektedir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 18.02.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.