Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 22488 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16892 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ : Vakfıkebir Asliye Hukuk (İş) MahkemesiTARİHİ : 02/06/2014NUMARASI : 2013/15-2014/212Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminat ile işçilik alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddine karar vermiştir.Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, iş kazası nedeniyle manevi tazminat ve işçilik alacakları istemine ilişkindir.Mahkemece, kesin hüküm mevcut olması sebebiyle davanın reddine karar verilmiştir.Uyuşmazlık, Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/237 E. 2012/80 K. sayılı dosyasında verilen kararın; Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 2013/15 E. 2014/212 K. sayılı kararı için kesin hüküm teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 'Kesin hüküm' başlıklı 333. maddesi; "(1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. (2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder. (3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir. (4)Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanununun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır.(5)Müteselsil borçlulardan biri veya birkaçı ile alacaklı arasında yahut müteselsil alacaklılardan biri veya birkaçı ile borçlu arasında oluşan kesin hüküm, diğerleri hakkında geçerli değildir.'' hükmünü amirdir. 311. maddesinde de; "Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir. " denilmektedir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden; davacının ilk olarak davalı aleyhine açtığı işçilik alacakları istemli Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/237 E. 2012/80 K. Sayılı dosyasında taraflar arasında imzalanan protokol gereğince davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiği; bilahare davacı tarafça davalı aleyhine iş kazası nedeniyle manevi tazminat ve işçilik alacakları istemli Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 2013/15 E. 2014/212 K. sayılı dosyasıyla yeniden dava açıldığı, mahkemece taraflar arasında vekilleri huzuruyla sulh ve ibra protokolü imzalandığı, protokolde taraflarca karşılıklı olarak Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/237 E. ve 2011/238 E. sayılı dosyalardaki her ne ad ve nam altında olursa olsun saklı tutulan, doğmuş ve doğabilecek tüm hakların ibra edildiği, yapılan protokol neticesinde davacı tarafa 50.052,50 TL ödeme yapıldığı, her iki davanın aynı talebi içerdiği ve kesin hüküm mevcut olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklanan bilgiler ışığında; davacı tarafça davalı aleyhine açılan Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2011/237 E. 2012/80 K. Sayılı dosyasında manevi tazminat istenilmediği, Vakfıkebir Asliye Hukuk Mahkemesi'nin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 2013/15 E. 2014/212 K. sayılı dosyasında ise, işçilik alacaklarıyla birlikte manevi tazminat da talep edildiği, her iki davanın konularının birbirinden farklı olduğu, bu yönüyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 333/1 maddesinde sayılan şartlarla ilk açılan davanın, sonraki dava için kesin hüküm niteliğinde olmayacağı açıktır. Mahkemece yapılacak iş; temyize konu olan eldeki davanın esasına girerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin eksik araştırma ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. O halde davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 03.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.