Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 22406 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 14639 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Van İş MahkemesiTARİHİ : 28/01/2014NUMARASI : 2010/238-2014/11Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davacılar ve davalılardan C... İnş. Ve Tic. A.Ş vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere, temyiz kapsam ve sebeplerine göre davacıların tüm, davalı C.. İnş. ve Tic. AŞ.'nin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava, iş kazasına uğrayan davacı H.. Y.. ile eşi Şemsi ve beş çocuğunun maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, davalı TOKİ yönünden davanın husumetten reddine, davacı sigortalı Hasan yönünden 120.939,81 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın; davacı eş Şemsi yönünden 6.000 TL manevi; davacı beş çocuğun her biri yönünden ise ayrı ayrı 4.000'er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı C.. İnş. ve Tic. AŞ.'den alınıp davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, 13/07/2010 tarihinde harçlandırılan dava dilekçesinde sadece sigortalı H.. Y..'un davacı olarak gösterildiği ve fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla 1.000 TL maddi tazminat talebinde bulunulduğu; 11/12/2013 tarihinde harçlandırılan aynı tarihli ıslah dilekçesinde ise davacı işçi Hasan için talep edilen maddi tazminat miktarının, 120.939,81 TL'ye çıkarıldığı, ayrıca başvurma harcı yatırılmaksızın 150.000 TL manevi tazminat talebinde bulunulduğu; yine aynı ıslah dilekçesi ile sigortalı Hasan'ın, öncesinde davacı sıfatı bulunmayan eşi Şemsi ve beş çocuğunun davacı olarak gösterilmek sureti ile davacı eş Şemsi yönünden 70.000 TL manevi; davacı beş çocuk yönünden ayrı ayrı 20.000'er TL manevi tazminat istendiği; davacı çocuk Rojbin Yakut'un kazanın meydana geldiği 08/04/2009 tarihinden sonra 17/09/2013'te dünyaya geldiği anlaşılmıştır. Mahkemece, davacı sigortalı Hasan yönünden, manevi tazminata ilişkin açılmış bir dava olmadığı halde, ıslah dilekçesi ile manevi tazminat isteminde bulunulduğu dikkate alınarak, manevi tazminatın kısmen kabulüne karar verilmesi ve davacı Hasan'ın, dava dilekçesinde davacı sıfatı bulunmayan eşi Şemsi ve beş çocuğunun ıslah dilekçesi ile davacı olarak davaya dahil edilmeleri yanlıştır. HUMK.’nun 83. ve devam maddelerinde ( 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 176. ve devamı maddelerinde)düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda Da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Başka bir anlatımla ıslah, açılmış bir davada taraflarca yapılmış usule ilişkin işlemlere yönelik olarak yapılmalıdır. Bu bağlamda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de, yeni dava konusu önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Öte yandan harca tabi davalarda her dava açılırken davalıdan başvurma harcı ile nispi harca tabi davalarda nispi karar ve ilam harcının dörtte biri peşin olarak alınır. Gerekli harçlar alındıktan sonra dava dilekçesi esas defterine kaydedilir ve dava, dava dilekçesinin esas defterine kayıt edildiği tarihte açılmış sayılır. İnceleme konusu olan bu olayda, manevi tazminata ilişkin ıslah dilekçesinin nispi harç yatırılmak suretiyle mahkemeye verildiği; ancak başvurma harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Dilekçenin bu haliyle bir ek dava dilekçesi olarak kabulü dahi mümkün değildir. Davacı sigortalı H.. Y..'un başvurma harcı yatırmadan ibraz ettiği ıslah dilekçesi ile talep ettiği manevi tazminat yönünden, “ davacının ayrıca dava açma hakkı saklı kalmak üzere manevi tazminata ilişkin ıslah isteminin reddine” şeklinde karar verilmesi gerekirken, “davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile yazılı manevi tazminatın davalı C.. İnş. ve Tic. AŞ alınarak davacı Hasan'a verilmesine” şeklinde hüküm kurularak söz konusu ıslaha değer verilmesi doğru bulunmamıştır. Ayrıca ıslah ile tamamen veya kısmen değiştirilebilecek usule ilişkin işlemler, yasada tahdidi olarak sayılmış olup, bunlar tarafların belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya istem sonucunu kapsamaktadır; somut olayda ise dava dilekçesi ile veya sonradan açılan ek dava ile davacı sıfatı kazanmayan sigortalının eşi Şemsi ve beş çocuğunun ıslah dilekçesi ile davacı olarak gösterildiği anlaşılmış olup; davanın ıslahı yolu ile davacı sayısının arttırılması, kanunun tahdidi düzenlemesi gereği mümkün değildir. Davacı eş Şemsi ve davacı çocuklar Suat, Nihat, Vahide, Fırat ve Rojbin yönünden, "ıslah ile davacı sıfatı kazanılamayacağından, ileride dava açma hakları saklı kaydıyla ıslah istemleri ve buna bağlı manevi tazminat istemlerinin reddine" şeklinde karar verilmesi gerekirken, "manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne " karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Öte yandan, kabule göre de, davacı sigortalı Hasan'ın, çocuğu olan Rojbin Yakut'un, kazanın meydana geldiği 08/04/2009 tarihinden sonra 17/09/2013'te dünyaya geldiği dikkate alındığında, meydana gelen iş kazasından ötürü davacı çocuk Rojbin Yakut'un manevi zararının bulunmadığı, dolayısı ile manevi tazminat talebinde de bulunamayacağı açıktır. Buna rağmen davacı çocuk Rojbin yönünden manevi tazminat talebinin reddi yerine, kısmen kabulüne karar verilmesi yanlıştır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden C.. İnş. Ve Tic. A.Ş'ye iadesine, 03/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.