Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 21970 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 13143 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ : Adana 3. İş MahkemesiTARİHİ : 30/12/2014NUMARASI : 2013/156-2014/1136Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; bozmaya uyarak ilamda yazılı nedenlerle 77.292.41.- TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve davalı vekilince de duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 08.12.2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat .... geldi. Davacı vekili duruşmaya katılamayacağına dair dilekçe göndermesi üzerine duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi. 1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, temyizin kapsamına ve temyiz nedenlerine göre davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine, 2-Dava 23.06.2007 günü meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan kusur bilirkişi raporunun somut olaya uygun bulunmadığına ilişkin Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, hak sahiplerinin maddi tazminat istemlerinin kabulüne, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar davacılar vekili ile davalı vekilince süresinde temyiz edilmiştir. Mahkemenin davacılar yararına manevi tazminatın takdirine ilişkin kararı isabetlidir. Maddi tazminatın belirlenmesinde ise hataya düşüldüğü görülmektedir. Hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında davacılar vekilinin 03.10.2014 tarihli ıslah dilekçesi ile davacılar bakımından maddi tazminat istemlerini ıslah suretiyle artırdığı ve Mahkemece ıslah dilekçesindeki talep artırımı dikkate alınmak suretiyle hüküm kurulduğu dosya içerisindeki bilgi ve belgelerle kararın incelenmesinden anlaşılmaktadır. Ne var ki varılan bu sonuç hatalı olmuştur. Yargıtay İçtihadı birleştirme büyük genel kurulunun 4.2.1948 gün 1944/10 E. 1948/3 K. Sayılı kararında da belirtildiği üzere bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün değildir. Hal böyle olunca da bozmadan sonraki yargılama aşamasında davacı tarafça yapılan ıslah işlemi dikkate alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle yukarıda belirtilen içtihadı birleştirme kararına aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 1.100,00 TL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 08.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.