İNCELENEN KARARINMAHKEMESİ : Polatlı 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 29/01/2015NUMARASI : 2013/290-2015/43Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A R1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenler ile temyizin kapsamına göre davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine,2-Dava, 18.10.2008 tarihindeki iş kazası sonucu vefat eden sigortalının eş ve çocuklarının tazminat istemlerine ilişkindir.Mahkemece, yalnızca davacı eş bakımından verilen karar ile davacının maddi tazminat isteminin reddine, 5.000,00TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine hükmolunmuştur.Dosya kapsamından, davacı eş Nuran'ın 02.02.2009 tarihinde açtığı dava ile maddi ve manevi tazminat isteminde bulunduğu, bu davadan sonra ölenin çocuklarınında aynı olay nedeni ile ve aynı davalı aleyhine olarak 02.04.2009 tarihili davayı açtıkları, Mahkemenin 2009/114 Esas-2009/122 Karar sayılı kararı ile çocukların sonradan açtıkları davayı davacı eş'in açtığı işbu dava dosyası ile birleştirilmesine karar verdiği anlaşılmıştır.6100 sayılı H.M.K'nın 297/2 maddesinin “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin ,taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık,şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.” hükmüne göre mahkemelerin davacı taleplerden her birini karşılama yükümlülüğü düzenlenmiştir.Bunun yanında 818 sayılı Borçlar Kanununun 47 .maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi) hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. .../...Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir.Bu açıklamadan olarak somut olayda: Mahkemenin 29.01.2015 tarihli nihai kararında birleşen dosya( Mahkemenin 2009/114 Esas-2009/122 Karar sayılı dosyası) bakımından olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir. Zira yukarıda açıklandığı üzere mahkeme kararlarının davacı/davacılar taleplerinden her birini karşılayıcı nitelikte olması gerekmektedir. Bunun yanında; kaza tarihi, tarafların sosyal ekonomik halleri ile kusur dağılımı göz önüne alındığında davacı eş lehine kararlaştırılan 5.000,00TL tutarındaki manevi tazminat da az olmuştur. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara dikkat edilmeksizin yargılamanın sonlandırılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacı vekilin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdırSONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacılara iadesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden taraflardan davalıya yükletilmesine, 07.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.