Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2192 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 20725 - Esas Yıl 2008





MAHKEMESİ: Kartal 2. İş MahkemesiTARİHİ: 22/10/2008NUMARASI: 2006/585-2008/607Davacı, davalı işveren nezdinde 17.8.1997-25.9.2006 tarihleri arası çalıştığının tespiti ile işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.Davacı, davalıya ait işyerinde mikser operatörü (ağır işmakinası şoförü) olarak 17.08.1997-25.09.2006 tarihleri arasında geçen ve SGK’na eksik bildirilen çalışmalarının tespiti ile işçilik alacaklarının davalı işverenden tahsilini istemiştir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. maddesinde, bu tür hizmet tesbit davasının ispatlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında, resmi belge veya yazılı delillerin bulunması, sigortalı sayılması gereken sürelerin belirlenmesinde güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olur. Ne var ki bu tür deliller salt bu nedene dayanarak istemin reddine neden olmaz; aksi durumun ispatı mümkündür. Somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla, Kuruma bildirilen dönem bordro tanıkları ve komşu işyerinin kayıtlı çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer delillerle dahi sonuca gitmek mümkündür. Mahkemenin bu tür davaların kişilerin sosyal güvenliğine ilişkin olması ve kamu düzenini ilgilendirdiğini göz önünde tutarak gerektiğinde; doğrudan soruşturmayı genişletmek suretiyle ve olabildiğince delilleri toplaması gerekmektedir. Bu yön, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555, 5.2.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21-538 ve 1.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. Somut olayda; davacının davalı işyerinden 01.05.1999-27.09.2006 tarihleri arasında 1999 yılı içinde her ay 15’er gün, 2000 yılından itibaren her yıl tam olarak bildirim yapılmıştır.Mahkemece hükme dayanak alınan bilirkişi raporunun işçilik alacağının hesaplandığı bölümde davacının 17.08.1997-25.09.2006 tarihleri arasındaki dönemde sürekli çalıştığı kabul edilerek işçilik alacağı hesap edilmiştir. Hizmet tesbitine konu bölümde ise 01.01.1998-01.08.1998 tarihleri arasındaki dönemde 210 gün bulunduğu gözetilmeden bu dönemde sebebi açıklanmadan 30 gün çalışması kabul edilmiştir. Ayrıca davacının 18.02.1999 tarihli sevk irsaliyesine göre bildirim öncesi davalı işyerinde çalıştığı anlaşılsa da , sevk irsaliye tarihi öncesi çalışmanın başladığı tarih konusunda dinlenen tanıklar kesin bilgi veremedikleri gibi, 1997-1999 yıllarına ait dönem bordroları getirilmediğinden bu kişilerin bordo tanığı olup olmadıkları da anlaşılamamaktadır.Yapılacak iş, öncelikle davacının tesbitini istediği ve kabule göre eksik incelemeye konu olan 17.08.1997-01.05.1999 tarihleri arasındaki sürelerle ilgili olarak işverenden imzalı ücret bordroları istemek, imzalı ücret bordrosu olan dönemlerde imzalı ücret bordosundaki süreler kadar, olmayan sürelerde işverenin kayıtlarına geçmiş bu dönemin tamamında çalışan bordro tanıkları, bulunamadığında bu dönemler için iş ilişkisini bilen veya bilmesi gereken, işverenler tarafından Kuruma bildirilen komşu işyerleri çalışanları veya işverenleri gibi kişilerin davacı çalışmasına ilişkin bilgilerine başvurmak,çalışma süreleri şek ve şüpheye mahal bırakmayacak biçimde belirlendikten sonra belirlenen bu süreler ile dava konusu dönem içinde Kurum kayıtlarında çalışıldığı görülen süreler göz önüne alınarak işçilik alacaklarının belirlemek ve tüm deliller bir arada değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir.Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozmanın niteliğine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalılardan M. İnşaat Tic.Madencilik A.Ş.'ne iadesine, 01.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.